Bizim birinci ve en temel travmamız, babamız Adem Aleyhisselâm’ın şahsında, aslî ve ebedî vatanımız olan Cennet’e nazaran sefillerin en sefili olan yerkabuğu üzerine indirilmemizdir!
لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ ثُمَّ رَدَدْنَاهُ أَسْفَلَ سَافِلِينَ
...
Traum (Alm.): Rüya...
Kâbus: Kötü rüya; İç sıkıntısı; Gece çöken sıkıntı; Bunalım; Baskı...
Trauma (Yun.): Yara; Kemirmek, delmek, kırpmak, çentmek, çekmek, sürmek, sürüklemek, tırtıl, tren, traktör, göç, hicret, iltica, sefer, uzun ve zorlu yürüyüş, trekking, keçi yolu, iki dağ arasındaki vadi, dere, derece, dereke, dergi, deri, perde, kabuk...
Trahoma (Yun.): Kabuklanma...
Trahoma (Med.): Gözde kabuklanma. Hastalık kornea, konjontivit ve gözkapaklarını sarar. Işığa bakıldığı vakit azamî hassasiyet ve ağrı meydana gelir.
Dirhem (Fârisî): Ağırlık ve para pirimi; Eski Yunan para birimi Drahmi; Gümüş para; Tutam; Metâ..
Drahoma (Yun.): Çeyiz; Düğünlerde, gelin eşikten geçerken saçılan para ve darı…
Darı: Tohum.
Tarım: Saçmak; Yaymak; Döşemek…
Mehd:Yayıp döşemek...
Dâr: Mekân; Kapı (İng: Door, Almanca: Tor; Tür)...
Dergâh: Eşik; Avlu; Forum...
Tarik: Yol; Ayaklar yere vura vura oluşan yol…
Tarikat: Yollar…
Terk: Bırakıp gitme; Tarikatte bir terbiye usûlü...
Terbiye=Terapi?
...
Tarif: Yol gösterme…
Tariz: Açığa çıkarma; kusurunu ifşa etme…
Tard etmek: Kovmak; uzaklaştırmak...
Tarz: Metod; Stil; İslûp; Usûl…
Darz (Erm.): Giysi; Örtü; Perde; Kabuk…
Tarih?
…
- «Hz. Adem, ilk insan ve ilk peygamber; ve bütün insanların babasıdır. Çeşitli memleketlerden getirilen toprakları melekler su ile çamur yapıp, insan şekline koydular. Mekke ile Taif arasında 40 yıl yatıp salsal oldu; yani pişmiş gibi kurudu. Önce Muhammed Aleyhisselam’ın nuru alnına kondu. Sonra Muharrem'in 10. Cuma günü ruh verildi. Her şeyin ismi ve faydası kendisine bildirildi. Boyu ve yaşı kesin olarak bildirilmedi. Allahü Teâlâ’nın emri ile, bütün melekler Adem'e secde etti; İblis kibirlenip bu emre karşı geldi ve secde etmedi. Hz. Adem 40 yaşında Firdevs adındaki Cennet'e götürüldü. Sol kaburga kemiginden Hz. Havva yaratıldı. Allahü Teâlâ onları birbirine nikah etti. Yasak edilen agaçtan unutarak ve İblis'in oyununa gelerek önce Havva, sonra Adem Aleyhisselam yedikleri için Cennetten çıkarılıp dünyaya atıldılar. 200 sene aglayip yalvardıktan sonra tövbe ve duaları kabul oldu; birbirleriyle buluşup Kâbe'yi inşâ ettiler. Neslinden 40.000 kişiyi gördü; ve onlara peygamberlik etti. Cebrail Aleyhisselam 12 kere kendisine geldi. Oruç, her gün bir vakit namaz ve gusül abdesti emredildi. Kendisine kitap verildi. Fizik, kimya, tıp, eczacılık, matematik bilgileri ögretildi. Zamanında, Süryani, İbrani ve Arabî diller ile kerpic üstüne çok kitap yazıldı. Bir rivayete göre 2000 yaşında iken Cuma günü vefat etti.»
...
Bir hadis meâli: «Nâs uykudadır, öldükleri vakit uyanırlar!»
- «Demek ki, dünya hayatında görülen şeyler, uyuyan kimsenin rüyasında gördüğü şeyler gibidir, yalnız hâyaldir. Böyle olunca onun TEVİL ve TABİR’i lâzımdır.»
Abdülkâdir Geylânî Hazretleri: «Bu esfel aleme gelmeden maksad, kalb ve kalıp vasıtası ile yakınlık ve derece kazanmaktır.» (Sırr’ul Esrar)
...
Üstad Necip Fazıl’ın “O ve Ben” isimli eserinde geçen, Abdülhakîm Arvasî Hazretleri’ne ait bir cümle: «Mânevî elem zamanı, bunu maddi bir elemle örtmeğe bakmalı. Meselâ ayakta bir yara vesaire.»
...
«İnsanda bir travma yaşandığında dört evre olur. İlk evre inkâr evresidir. İkinci evre protesto, üçüncü evre pazarlıktır. Dördüncü evre olarak depresyon gelir. Kabul evresine geçilirse travma çözülmüş olur. Eğer depresyon evresi uzun sürerse kişide yeti yitimi başlar, gelişememe ve psikosomatik hastalıklar ortaya çıkar. Depresyon döneminin bitmesi için kişinin travmatik olaya mantıksal çözüm üretmesi gerekir. Beyin konuyu çözerek olaylar dosyasına koyduğu için kazanımlar kalır. Pikolojik savunmalar güçlenmiş olur, kişi olgunlaşır. Travma biter.» (N. Tarhan, Çözülmemiş Travma, 26.06.08, Haber7)
...
Salih Mirzabeyoğlu: «... gençlere, benimsemeleri gereken uzun yol ruhunun özünü, Üstadım’ın bir “Noktalama”sından tevcih ediyorum: “Yaran kabuk tutmasın; her ân deş, tazelensin, / Sen ağla, gafil gülsün, nâdan yelpazelensin!” Nâ-dan: Cahil, bilmez, haddini bilmez. Terbiyesiz.» (T.G., c. 2, s. 256-257)
...
Pazarlıktan, teslimiyetten, depresyondan, hâfıza ve yeti yitiminden, yaramızın kabuk tutmasından (kabuklu travmadan), gafillikten, nâdanlıktan, cins cins Ahbes’in çocuklarına gülümsemekten, şeytânî tesellîlerle yelpâzelenmekten, nefsin pususuna düşmekten Allah’a sığınırız!
...
Travmamız kabuklanmasın;
Cennet ümidimiz ile Başyücelik Devleti idealimiz dâim olsun;
intikam hissimiz dâim!!!
30 Haziran 2008