26 Mayıs 2008

Tikky Tesettür Converse Hicab

Kapitalist müslümanların düzenlediği İslâmî moda ve tesettür defilesinde verdiği fotoğrafla ortama akan, “yaanee” bütün dünyaya “oha felan olduran” converse tesettürlü, tikky hicablı kızım; “orda bekliosuaan, dönjüaam ben sana”!

Yukarıda paragrafda görüldüğü üzere, “kapitalist” ve “müslüman” gibi, “İslâmî” ve “moda” gibi, “tesettür” ve “defile” gibi, “tikky” ve “tesettür” gibi; “converse” ve “hicab” gibi, bir araya gelmeleri asla mümkün olmayan kelime ve kavramları terkib edebilenlerin bu becerilerini(!) takdir etmek amacıyla kullanılan bir kavram: “Oksimoron”.

Oxinos (Yun.): Ekşi.

Oxys (Yun.): Sivri.

Occident (Lat.): Batı.

Occidere (Lat.): Düşmek; Batmak; Telef olmak.

Moron (Yun.): Bebeksi; Bebe kadar aklı olan yetişkin.

Oksimoron: Öküzün konuşanı; mandanın söğüt dalına yuva yapanı; şizofreni bir nevî...

Bu oksimoron terkiblerin en önemlilerinden bazıları şunlar:

- Kurtuluş Savaşı!

- Mücahid Mustafa Kemal!

- AtaTürk!

- Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti!

- Laik Türkiye Cumhuriyeti!

- Müslüman Türkiye Cumhuriyeti!

- Demokratik Türkiye Cumhuriyeti!

- Türkiye Cumhuriyeti Hukuk Devleti!

- Türkiye Büyük Millet Meclisi!

- Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı!

- Ulusal Mücahid Perinçek!

- Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığı!

- Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı!

- Türkiye Cumhuriyeti Millî İstihbarat Teşkilatı!

- Cumhuriyet Halk Partisi!

- Adalet ve Kalkınma Partisi!

- Terörist İslâm!

- Ilımlı İslâm!

Fazla örneğe ne hâcet, bir “Oksimoron Cumhuriyeti” Türkiye!

Tarihte eşi görülmemiş denli kitlesel bir “Telegram”ın başarısıdır bu!

Telegram: Kimliksizleştirme, kişiliksizleştirme, angutlaştırma, mankurtlaştırma...

80 küsur yıldır Anadolu kıtası çapında uygulanan bu “Telegram”ın adı “Kemalizm”dir!

Salih Mirzabeyoğlu’nun ifâdesiyle: “İdrakleri iğdiş etme”...

Sana gelince tikky tesettürlü, converse hicablı kızım...

İnsansın; göstermek - görünmek istiyorsun tabiî!

Bir Allah dostu, yolda yürürken, önünden geçtiği evin annesinin kızına bağırmasını duyuyor: “Kızım, güzelliğini gösterme kimseye!” Oracıkta cezbeye tutuluyor Allah dostu; “güzellik görünmek ister” diyerek dönmeye başlıyor.

Evet, görünmek ister güzellik!

İnsan ki eşref-i mahlûkattır, ahsen-i takvîm üzere yaratılmıştır; nasıl görünmek istemez!

Şahsiyet demektir, görünmek!

Ama nasıl şahsiyet; kimde ve nasıl bulacağız şahsiyeti, kime ve nasıl görüneceğiz?!

Kulluğumuz ile, ibadetimiz ile, salih amellerimiz ile, güzel ahlâkımız ile, edebimiz ile, bilgimizle, görgümüzle, yüreğimizle, iş ve eserlerimizle ve şahsiyetimizi şahsiyet aynasında bulacağımız büyüğümüz ile, şahsiyetini bir manto gibi bürüneceğimiz kocamız ile, şahsiyetimizi bir manto gibi bürüyeceğimiz kadınımız ile, şahsiyet sahibi kılacağımız küçüklerimiz ve çocuklarımız ile görünmek zor tabiî.

Bedenî bir zorluktan ziyade, nefsimize zor geliyor bu türlü şahsiyet olmak; irademizi teslim etmek sûretiyle irade sahibi olmak!

Yeni müslüman olmuş bir tanıdığımızın şu sözünden süzebiliriz bunun nasıl bir zorluk olduğunu: “İlk zamanlarda, alnımı yere koymak zor geldi en çok; egoma secde ettirmek!”

Başımızı yerin en dibine indirmemiz gereken yer, “secde”!

İlahlık taslamayı bırakıp, kul olduğumuzun şuuruna en yakın olduğumuz an, “secde”!

Bu gerekliliğin ve bu yakınlığın farkında olmadan yatıp kalktığımız secde...

Bu tikky tesettürlü, converse hicablı kızımız da kılıyormuş namaz; günde kırk defa yere idiriyormuş başını: «Adım Gül. Babam fotoğraflarımı görmedi, onun onayını almadan soyadımızı vermem doğru olmaz. 25 yaşındayım. Ben hep böyleydim. 15 yaşımdan beri örtülüyüm. 5 vakit namazımı da kılarım, cilt bakımımı, makyajımı da yaparım. Liseyi bitirdikten sonra cilt bakım ve makyaj kursları aldım. Tesettürlüyüm diye dört duvar arasına sıkışacak değilim. Modayı takip ederim. Marka giyerim. Defilede gazeteciler mankenlerden çok benim fotoğrafımı çekti.» (Gazeteler)

Bir “oksimoron” da bu işte; iradenin hevâya secdesi bu; tikky tesettür bu; converse hicab bu!

«Mimar Sinan Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Ali Akay ile sohbet ediyorduk. Laf arasında şöyle dedi: "Ben yabancı arkadaşlarıma sordum. 'Tiki' kelimesi onlarda yokmuş. Sanırım 'maganda' gibi bu da bizim uydurmamız." Biliyorsunuz marka tutkunu, baba parası harcayan, laklakçı, sürekli cep telefonuyla oynayan, Bağdat Caddesi'nde, Akmerkez'de dolanan zamane gençlerine tiki deniyor. Kelimeyi 'Tikky' diye yazanlar ve bunun İngilizce'den alındığını iddia edenler var. Hatta bunların erkeğine 'tikky boy', kızına 'tikky girl' dendiğini filan söylüyorlar. Ben de biraz araştırdım. Bir kere İngilizce'de 'tikky' (ya da 'tiky') diye bir kelime bulunmuyor. Ama işin gırgır yanı 'tiki' kelimesi var! Anlamı ise çok farklı: Polinezya mitolojisinde ilk insana (bizdeki 'Adem' gibi) ve onun ahşaptan ya da taştan heykeline 'tiki' deniyormuş. Özetle Rotring marka kalemlerin 'Tikky' modelini ya da takma adlar, kedi-köpek adları filan dışında Batı'da böyle bir kelimeye rastlamadım. Sanırım tikky (veya tiki), dünya kültür tarihine bizim bir katkımız.» (Emre Aköz)

Kısaca, marka hastası demek Tikky; pahalı giyinen ucuz insan demek, şahsiyetini parayla satın alan demek, göstermek için giyinen demek, marka giyerek kendini gösteren demek, utanmaz demek!

Converse ise bir ayakkabı markası; fotoğraftaki kızımızın ayağındaki, converseın sarısı; 400 YTL, orijinalinin fiyat ortalaması! Asgarî ücret ne kadar Türkiye’de?

Tikky Tesettür: Görsel hicab; gösteren tesettür; çıplaklık düpedüz!

Converse Hicab: Evrik hicab; zıt hicab; hayâsızlık düpedüz!


(Furkan Dergisi 25. Sayı, Mayıs 2008)

mim.saka@googlemail.com

RSS feed Twitter.
İsim: Email:
Blogger tarafından desteklenmektedir.