Türkiye Cumhuriyeti tarihinde sekiz tane "genel af" çıkmış; ve kısmî genel aflar, şartlı salıvermeler, basın afları, öğrenci afları vb. 50’nin üzerinde daha birsürü af...
80 yıllık tarihinde bu kadar af çıkartmış başka bir ülke var mıdır; sanmıyorum...
Bu kadar af çıkmış olması, halkda kanunlara karşı bir lâkaydîlik, adalete karşı bir güvensizlik doğurduğu gibi; devlet de ciddiyetinden çok şey yitirmiş, “devlet”den ziyade bir çete gibi görülür olmuştur!
Bu kadar affın, “af”a karşı artık bir antipati doğurmuş olması gerekirken; bilâkis bugün herzamankinden daha ziyade bir ihtiyaç haline gelmiştir af! Çünkü TC’nin bugüne kadar çıkardığı afların tamamına yakını kendisine karşı işlenen suçlar için değil, normal şartlarda devletin affetme yetkisi dahilinde olmaması gereken suçlular için, halka karşı işlenen suçlar için çıkarılmıştır. Siyasi suçları da kapsayan sekiz genel affın yarısı Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki geçiş döneminde, diğer yarısı da 1960 sonrası geçiş döneminde çıkarılmış aflardır; düşünce ve siyaset suçlularını da kapsayan son genel af ise 1974’de, bundan 29 yıl önce çıkartılmıştır.
Bugün Türkiye hapishânelerindeki toplam siyâsî mahkûm sayısı hakkında elimde kesin bir bilgi mevcud değil, ancak 10.000’in üzerinde olduğunu zannediyorum. Bu mahkûmlardan yaklaşık 8.000 kadarı PKK’lı, 1.000 kadarı DHKP-C’li ve diğer sosyalistler, 1.000 kadarı da İslâmî düşünce ve siyaset suçlularıdır. Bu mahkûmların bir kısmı F-tipi cezaevlerindeler ve çok ağır şerâit altında hayatlarını idâme ettirmeye gayret ediyorlar. Normal bir mahkûmiyet hayatı sürdürmüyorlar; bir kısmı jandarma kurşunlarıyla katledildi, bir kısmı bu şartları protesto etme temelinde kendilerini ölüme yatırdılar ve çoğu daha hayatlarının baharında olan bu insanların 110’u şu âna kadar hayatlarını kaybettiler, bir çoğu da hayatta kalsalar bile sekelli yaşayacakları kesin, yani onlar da yarı-ölü konumundalar.
Ulucanlar’da, Metris’te, Bandırma’da ve başka cezaevlerinde yapılan katliamlar, ölüm oruçlarında hayatlarını yitirenler, işkenceler, katliam ve zulmün her türü... Türkiye hapishânelerinde bulunan siyâsî mahkûmların hiç tartışmasız gerçekliği bu!
10-15 günden beri gündeme yavaş yavaş oturmaya başlayan yeni bir genel af mevzuu var! Aslında buna “Siyâsî Genel Af” demek daha doğru.
ABD’nin Türkiye’ye sunduğu(!) bir rapordan sözediliyor; Türkiye’ye 6 ay süre tanıdığı iddia ediliyor. Türkiye şimdi bu raporu okuyor ve değerlendiriyor.
ABD raporunda tam olarak nelerin yazılı olduğunu bilmiyoruz, fakat tepkilerden yola çıkarak bazı şeylere anlam vermeye çalışabiliyoruz. Bilderberg’in 2003 toplantısına dâvet edildiği hâlde, mâlûm tepkilerden çekinerek kendileri gitmeyen ve yerlerine amortisman olarak Babacan’ı yollayan Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül’ün ABD’nin raporuna sıcak baktıklarını biliyoruz. Bazı kuşlar, CHP’nin hükümetten daha müsbet bir yaklaşım dahilinde olduğunu söylüyor. Demek ki parlamentoda bir mesele çıkmayacak. Meclis dışı partilerden de menfî bir reaksiyon yok (Devlet Bahçeli’nin rol gereği gösterdiği tepkiyi tersinden anlayabiliyoruz). PKK Başkanlık Konseyi üyesi (başkanı) Osman Öcalan da, Pişmanlık Yasası nev’inden tekliflere iltifat etmediklerini, “onurlu bir genel af”ın süngülerini düşüreceğini söylüyor. KDP lideri Mesut Barzani de, PKK için bir genel af bekliyor; Talabani de öyle... Böylelikle kısa yoldan PKK’yi Güney’den ihrac etmeyi düşünüyorlar. İsrail de buna teşne. TSK’nin genelkurmay kademesinin bu fikre karşı bir tavrı olduğu sanılmıyor, zaten buna göre yapılmıştı geçen YAŞ’taki terfî ve atamalar. Kemalist “Genç subaylar”ın tepkisinin bir ciddiyet ifâde etmeyeceği konusunda bütün çevreler hemfikir.
ABD, Türkiye’ye 6 ay mühlet veriyor. Bu 6 ayın 2-3 ay diye okunması lâzım; 6 ay çok uzun bir süre, bu işin bu yaz bitirilmesi konusunda Bilderberg’den de bir tavsiye geliyor; bu işin Eylül’e kalmaması gerekiyor.
Bu değerlendirmelerden yola çıkarsak, “genel af” önümüzdeki günlerde Türkiye’nin önce bir no’lu gündemi olacak, peşinden de ilân edilecek!
"Siyâsî Genel Af"ın iyi birşey olmadığını savunmak için insanın kendisini çok zorlaması gerekir. F-tipi gibi hunhar katilin duvarlarını insanların hayatlarından çekmesi, bir sürü insanın hayata büyük bir coşkuyla yeniden dönmesi, üretime katılması, yazıp çizmesi, içtimaî dinamizme cansuyu oluşturması, ailelerine, sevenlerine ve ülkelerine kavuşmalarından daha güzel ne olabilir ki? Evet Genel Af iyidir, doğrudur, modern dünya gerçekliği çerçevesinde kaçınılmazdır ve Türkiye’de herşeyden daha âcildir. Bu konjonktürde ne ekonomi, ne dış politika ne de başka bir şey “genel af”tan daha önemli değildir!
Kaba bir hesapla, siyâsî mahkûmların özgürlüğünü iple çeken en az 200.000 insan var; eşler, evlad, ana-baba, dostlar ve sevenler...
Genel Af’ın doğrudan ve müsbet yönde etkileyeceği diğer kitle de Türkiye dışında yaşayan 30 bin’in üzerindeki siyâsî mültecîler ve siyâsî ilticâ taleblerinin neticesini bekleyen insanlar...
Mahkûmlar ve mülteciler ile beraber, "genel af" doğrudan 40.000’i aşkın ferdi, onlara bağlı olarak da 1 milyon dolayında insanı alâkadar ediyor.
Bu sıradan bir olay addedilemez!
Bazı çevreler, bu affın bir PKK affı olduğunu, Apo’nun da serbest kalacağını vs. ısrarla vurgulayarak “genel af”a gölge düşürmeye çalışacaklardır... Sağduyulu bütün kalemlerin ve özellikle Akit, Yenişafak, Milli Gazete gibi gazetelerin severek okuduğum yazarlarının bu konuda sağduyulu davranacaklarını ve hükümetin önünü açacak toleranslı şeyler yazacaklarını, terör ikliminin sürmesinden medet uman Kemalist azınlığın sözde vatansever hezeyanlarına pirim vermeyeceklerini umuyorum.
Dışarıdaki (Güney) ve içerideki (Kuzey) 5.000 kadar PKK’lı gerillanın bu yolla diskalifiye edileceği belirtiliyor. Doğrudur! Kayıp vermeden, bu kolay yoldan silahlı ve ciddî bir gücü devredışı bırakmak ABD’nin başarı hânesine yazılacaktır; bu da doğrudur! Ancak bundan fazla gocunmamalıdır Türkiye. Çünkü Güney’deki yeni paradigmada PKK’nın yeri olmadığı için (Türkiye’nin de yeri olmadığı için), Türkiye yönüne doğru gelişecek bir shift’in doğru kanalize edilmesi ve fıtıklaşmaya yol açmasını engellenmesi gerekiyor. Bunun da tek yolu var: Genel Af!
Pişmanlık Yasası filân kimseyi tatmin etmez, hiçbir rahatlama getirmez. Türkiye’de resmî ideolojinin bu Genel Af’ı reddiyeyle karşılayabilecek kudreti ve argümantasyonu da zaten mevcud görünmüyor. Milliyetçiliğin lümpen kanadı, idolleştirdikleri önderlere biçilen rolün bittiğini, o perdenin kapandığını derinden hissediyor! O cephedeki rezervlerin de zaten tüketildiğini biliyoruz; oradan turfanda aktörler devşirilmesi mümkün değil artık. Resmî rezervler için de durum farklı değil; Kontr-terör daire başkanının mahkûm olması, Özel Timler’in kurucusunun hafızasını kaybederek işin içinden zar zor sıyrılabilmesi, paramiliter gücün de modaya uyarak hafızasını yitirip geçmişini unutması, üniformalı memurlara bile dokunulmuş olması, mobilize edilecek güç bulmayı imkânsız hâle getirdi. Doğu Perinçek’in bir avuç çapulcu gençliğiyle böyle işlere kalkmayı düşünmeleri için argo tabirle balataları büsbütün sıyırmış olmaları lâzım! Velhâsıl “tasfiyeciliğin tasfiyesi”ne soyunacak kudret ve iştah sahibi yok!
Buna "Paradigmanın İflâsı” diyoruz!
Paradigmanın iflâsının başka paragöstergeleri de var; Sabatay yavrusu Azra Akın’ın güzellik birincisi yapılmasından sonra, bir başka Sabatay yavrusu da dün gece Örovizyon şarkı yarışmasında birinci yapıldı! Güzellik yarışmaları güzellik yarışması olmadığı gibi, Örovizyon da bir şarkı yarışması değildir; ve bu iki paragösterge, Türkiye’nin birinci dereceden operasyon bölgesi ilân edildiğinin ispatıdır! Gelişmelerden rahatsız oldukları gazete manşetlerine çekilen “genç subaylar” da dün gece Sertap Erener’in başarısına kadeh kaldırmışlarsa şayet; geçmiş olsun!
Yazımızın başlığı: “Genel Af; Hemen Şimdi!”
Böyle bir af çıkacak!
Bir gün dahî gecikmeden çıksın diye yazmak ihtiyacı duydum.
Lâkin içimiz buruk ve af çıksa bile izâle olacak gibi değil bu burukluk; ne çok isterdik oysa: “Ordu Hükümet Millet Ellele Millî Barış; Hemen Şimdi!” diyebilmeyi!
Olsun; ne olursa, ne sebep ve vesileyle olursa, kimin eseri olursa olsun bir "siyâsî genel af" iyidir, elzemdir ve özlediğimiz millî barış ve kucaklaşmayı yakınlaştıracak bir adımdır diye düşünüyorum ve tekrar ediyorum: “Genel Af; Hemen Şimdi!”
Vatanını seven bu sesi çoğaltsın!
25 Mayıs 2003 / Nisi