Tabula Rasa ile Alma Mater’in pimini çekip, bayram bonbonu niyetine, Judaik bilgi kaynaklarına atıyorum!
Epistemoloji, Encyclopedia Britannica'ya göre: Beşerî bilginin tabîatının, kökeninin ve sınırlarının incelenmesidir.
Stanford Encyclopedia of Philosophy'ye göre: Bilginin ve teyid edilmiş inancın incelenmesidir.
Routledge Encyclopedia of Philosophy'ye göre: Bilginin tabiatı, kaynakları ve sınırlarıyla uğraşan bilim dalıdır.
Columbia Encyclopedia'ya göre: Bilginin kaynaklarının, tabîatının ve sınırlarının teorilerine yönelik felsefe dalıdır.
Catholic Encyclopedia'ya göre: Beşerî bilginin değeriyle meşgûl olan bilim dalıdır.
Büyük Larousse’a göre: Bilimsel bilgiyi konu alan bilim dalıdır.
Le Petit Larousse’a göre: İlimlerin târihini, metotlarını ve ilkelerini inceleyen felsefe dalıdır.
Der Neue Reader's Digest Brockhaus'a göre: Bilginin temellerinin öğretisidir.
Sorbonne Paris IV Üniversitesi “Çağdaş Rasyonel Sistemler” çalışma grubuna göre: İlimlerin felsefesidir.
André Lalande'a göre: İlim felsefesidir.
Gaston Bâchelard'a göre: İlimlerin kritiğidir.
Karl Popper'e göre: İlmî metodun mantığıdır.
Heinz von Föster'e göre: Âlem hakkındaki tecrübemizin tabiatını açıklar.
Başka kısmına göre: “Bildiğinizi sandığınız şeyi gerçekten bilmekte misiniz?” ve “Bildiğinizi ne yoldan bilmektesiniz?” sorularına cevap arayan bir disiplindir.
Daha başka kısmına göre: Bilgi'nin, Gerçek'in, Mantık'ın ve Algılama'nın incelenmesidir.
Daha da başka kısmına göre: Bilgi edinme yollarının sınırları veya geçerliliği bağlamında bilgi ve bilgi edinme teorilerinin incelenmesidir.
Epistemoloji?!
Epistême (Yun.): Bir şeyi kaplamak; Bir şeyin üzerinde durmak; Hakim olmak; Kapsamak; Kavramak.
Panepistemio (Yun.): Üniversite.
Epistemoloji (Özetle): Bilginin kaynağını ve husûsiyetlerini araştırmaya veya izah etmeye çalışan bilim veya felsefe dalı.
Sokrat ve Dekart’ın tabulası rasa değildir; doğuştan doludur masa; insanın bilgi edinme süreci, bilineni bilmektir.
“Tabula Rasa”cılara göre ise, boş bir tablo (tabula rasa) olarak dünyaya gelir insan. “Karanlık bir oda” olan insan zihnini aydınlatan ışık (bilgi) kaynağı “tecrübe”dir.
Bilginin Ruhu, Bilgi Kaynağı, Bilge Ana, Öğreten Ana şeklinde Türkçeye çevirebileceğimiz “Alma Mater” ise, bir nevî “genetik epistemoloji”dir, “Gnoseoloji”dir.
(Konumuz “epistemoloji” değil aslında. Bendenizi çok aşar. Yukarıdaki teoriler de çoktan aşılmıştır. Ve bu teorilerin hakikati, “Hakikatin Hakikati” içindeki yerlerine ircâ edilmiştir, İbda Külliyatı’nda. Burada, katı müşahhaslar üzerindeyiz!)
Alma Mater’in somut karşılığı, Batılı eğitim kurumlarıdır. Bu collogelerin birer “Alma Mater Marşı” vardır. Bizdeki, “Ey yüce Atatürk! ....” diye başlayan “Andımız”, bunlardan aparmadır.
Türk’ün “Alma Ata”sı mıdır, Kemal?!
Bilgisayar kullananların bazen başvurmak zorunda kaldıkları bir yöntemdir “table reset”. Kafayı sıyıran bir “meret”in kafası sıfırlanır; başka bir çözüm bulunamadığı için resetlenir, “tabula rasa” (boş levha) hâline getirilir ve yeniden yazılır her şey.
Grâfo (Yun.): Yazmak; Kayıt yapmak.
Meret (Arapça): İnatçı, aksi, âsî.
Problemler birikmiş, aksaklıklar kronikleşmiş ve içinden çıkılmaz bir hâl almışsa ahvâl; sosyal hayatta da mümkün müdür “reset”? İnatçı, aksi, âsî bir toplumu veya bir insanı sıfırlayıp, yeniden yüklemek mümkün müdür?
İşte böyle bir tecrübedir Kemalizm!
Anadolu kıtası çapındaki bir mahallenin hâfızasını silmeye, ruh köklerini koparmaya kalkmıştır. Ahlâksızlık ve akılsızlıktan başka bir şey de koyamamıştır yerine; “idrakleri iğdiş etmiş”, sıçıp bırakmıştır!
Başka bir piç peydahladı şimdi de, Kemalizm’in “Juda Ana”sı: “Ilımlı İslâm”!
Dilemmâlar içindeler fakat!
Gerçeğini hatırlatır mı acep, sahtesi?! Bir nevrotik bio-feedbacke, bir katatonik parlamaya, bir represyon patlamasına, bir abreaction seline, bir duygusal çağlayana, bir katharsise, köklü bir hesaplaşmaya yol açar mı acaba, Ilımlı İslâm?!
Mahalle baskısı, meselâ?
Meşhur Çarşamba (Beyceğiz) Mahallesi’nin 19 yıllık muhtarı cevap veriyor:
«(...) ben ömrümde, “mahalle baskısı” diye bir terim duymadım. İlk ortaya atıldığı zaman, bunun ne olduğunu da anlamadım. Daha sonra yazılıp çizilmeye başlayınca kendimce konuya hakim oldum. Bence böyle bir şey yoktur. Sadece mahalle yaşantısının getirdiği bir takım mekanizmalar vardır. “Allah'tan korkmuyorsan, bari kuldan utan!” mekanizması. (...) “Üzüm üzüme baka baka kararır”. Yakın çevresinden etkilenip tavır ve hareketlerini, günlük yaşamını değiştirenler bir hayli fazladır da. Sadece konu komşu içinde değil, ülkeler arası etkilenme de var. Medeniyetler birbirinden etkilenirken bıraksınlar da insan en yakın komşusundan etkilensin. Bu zamana kadar Batı'nın etkisinde kalmış bir ülkenin aydınları neden “Batı Baskısı”nın tehlikelerinden bahsetmediler hiç?!»
İşte “Tabula Mahalle”, işte “Alma Muhtar”!!!
İbda diline dönüyor halkın dili; bu çelik dildir ürperten, ensenizi!
Vallâhi, billâhi korkun!!!
07 Ekim 2007
(Baran Dergisi, 40. Sayı)