Başlıkta bir hata değil uyarlama var; UFO’nun açılımı ve “Tanımlanamayan Uçan Objeler” demek olan "Unidentified Flying Object"deki “Flying (uçan)” yerine, “Falling (düşen)” dedik...
Tanımlanamayan bir şekilde düşüyor ya şimdilerde bazı şeyler; onlara bakacağız...
Meselâ Amerikan Borsası acaip düştü geçtiğimiz Cuma günü. Ve Amerika’nın Mississippi Eyâleti’nde, Minneapolis ile St. Paul’ü birbirine bağlayan teknoloji hârikası köprü, üzerindeki arabalarla birlikte Mississippi Nehri’ne düştü.
Erich Von Däniken; şu meşhur “Tanrıların Arabaları”nı yazan adam... 1935’te, İsviçre’de doğdu. Fribourg St. Michel Koleji'nde okudu. Kutsal antik metinler üzerinde araştırmalar yaptı. 1965 yılında yayınlanan “Tanrıların Arabaları” kitabıyla dünya çapında meşhur oldu. Kitap İngilizce’ye, tipik Batı mücessimeciliğinin bir eseri olarak “Chariots of the Gods” diye çevrildi. Türkçe’ye de, İngilizce ismiyle; “Tanrıların Arabaları” diye...
Chariot: Antik Çağ rallilerinde kullanılan, iki atın çektiği iki tekerlekli araba.
Chariot’un mitolojik simgesi: Uçan at - kanatlı at “Pegasus”.
Pegasus, doğar doğmaz, yeryüzünden tanrılar katına uçmuş; yıldırımları yakalayıp Zeus’a getirmekle görevlendirilmiş. Müziğin kaynağı olarak kabûl edilen mitolojik pınar da, Pegasus’un ayağını şimşek hızıyla yere vurmasıyla fışkırmış.
Tedâisi: Üstad Necip Fazıl’ın “Ata Senfoni”si.
Biga da Pegasus’tan geliyor; “Pınarlar Şehri”...
Alman Däniken gayet şâirâne ve hikmetli bir isim koymuştu aslında kitabına: “Erinnerungen an die Zukunft (İstikbâlden Hâtırâlar)”... Şunu söylüyordu bu kitabında: «Bugünün bilimsel ve teknolojik imkânlarından mahrum olunan devirlerde yapılmış olan Mısır Piramitleri ve Piri Reis Haritası gibi hârikalar, bizim gibi dünyalıların işi olamaz; olsa olsa uzaydan dünyamıza teşrif eden üstün varlıklar tarafından yapılmıştır.»
Dünya çapında meşhur oldu bu kitabıyla Däniken ve muhtemelen çok da para kazandı; ama itibar kazanamadı, yerden yere vuruldu söyledikleri.
Pek bilinmiyor; Amerikalı yazar (mühendis) L.Sprague de Camp da bir hikâye yazmış o yıllarda; “gerçekçi” bir hikâye... “Antik Çağ Mühendisleri” adlı bu kitabında, “Tanrıların Arabaları”nın aksine şu üç gerçekle açıklamış antik hârikaları: «Antik Çağ Mühendisleri, ellerindeki kısıtlı araç ve gereçleri azami fayda devşirerek kullanmışlardır. İnsan kaynaklarını çok iyi örgütlemişlerdir. Ve işlerini tamamlamak için çok acele etmemişlerdir.»
De Camp, Däniken gibi meşhur olamadan öldü 2000 yılında; ama, “Üç Derste Başarı Kazanma Yolları” tarzındaki bu tesbitleri, bir nevî “âmentü”sü oldu 20. yüzyılın. “Bir nevî âmentü”; çünkü çok katı imanları, kesin inançları vardı bu garip imansızların. Türkiye’den Altanlar, “aile boyu” bir örnek olarak gösterilebilir bu “katı-kesin inançlılar”a.
Baba oğul Altanlar ve Zeynoları balkonda oturmuş, yemek yiyorlarmış. «(...) Babamla dönüp baktık. Üç tane turuncu ışık Maltepe açıklarından Kalamış’a doğru gidiyordu. İkimiz birden, "helikopter" dedik. (...) Dürbünle baktığımızda sadece ışık gözüküyordu, şekilleri seçilmiyordu. En öndeki ışık Suadiye açıklarına geldiğinde hafifçe yükseldi. Arkasından gelenler de birer birer yükselmeye başladılar. İlk on ışık havada bir küme oldu. Bir an öyle durdular. O an sanırım üçümüz birden ürperdik. (…) Babam, soğukkanlı bir sesle, "Bizim bilmediğimiz mantıklı bir açıklaması vardır," dedi. (…) Mantıklı bir açıklama yapılacağını ve "Bak, hiç de aklımıza gelmedi" diyeceğimi umuyorum. (…) Yoksa uzayın "akıncıları" mı bunlar? (…) Durduk yerde beni "UFO görmüş adam" durumuna düşmekten kurtaracak biri yok mu? Her açıklamayı kabule hazırım. Yoksa yukarılarda bir yerde "ana geminin" beklediğine inanmaya çok yatkınım.» (Ahmet Altan, Yoksa Uzayın Akıncıları mı Bunlar?, 22 Temmuz 2007, Hürriyet)
Soğukkanlı bir sesle, "Bizim bilmediğimiz mantıklı bir açıklaması vardır" dese de Çetin baba; Altanlar da düşmüş, “sanırım” ürpermişler ve “yukarılarda bir yerde "ana geminin" beklediğine inanmaya çok yatkın” hâle gelmişler.
UFO görmüş Altanlar gibi ürperiyor, üşüyor, düşüyor TC de; “yukarılarda bir yerde ana geminin beklediğine inanmaya çok yatkın” artık Kemalist Oligarşi.
Halk nazarında bir UFO idi Kemalizm; uçuyordu fakat tanımlanamıyordu. Tanrıların “altı ok”lu arabasıydı, bir Pegasus’tu adeta; ve bastığı yerden, Anadolu’dan kan ve zulüm fışkırıyordu 80 yıldır.
Şimdi yine UFO Kemalizm; bu kez fakat, “Unidentified Falling Objekt (Tanımlanamayan Düşen Obje)”... Yine kanatları var, fakat uçmaya değil düşmeye yarıyor. Yine kanatları var, fakat kanatlı at “Pegasus” değil; tarihin çöplüğüne düşen “Kanatlı/Kanlı Ped”...
“Yoksa uzayın akıncıları mı bunlar?” diyor Ahmet Altan!
«İmanlarına iman katsınlar diye müminlerin kalplerine güven indiren O'dur. Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Allah bilendir, herşeyi hikmetle yapandır.» (Fetih Sûresi, 4. Âyet Meâli)
5 Ağustos 2007
Baran Dergisi 31. Sayı