26 Ağustos 2007

Pislik Merkezinin Marjinalleri

Cumhuriyet’in altı okunu gerçek vasıflarıyla teşhir eden Baran Dergisi için, “terbiyesiz”den başka, “marjinal” de demiş Haber 7 ve Samanyolu...

«Marjinal bir dergi. Baskı sayısı binlerle sınırlı. Ama Çölaşan’ın yazısı sayesinde dağıtımı engellenmediği takdirde iyi reklam şansı yakaladı.»

Bunların bu sayısal (marjinal) takıntıları yeni (orijinal) değil. Başörtüsü yasağına karşı 5 Ocak 1987’de İstanbul Üniversitesi önünde başlattığımız açlık grevini, “bunlar marjinal” diye provoke etmeye çalışmıştı Ali Bulaç ile Mehmet Metiner. Ali Bulaç, Zaman’ın İstanbul bürosu şefiydi. Mehmet Metiner, Girişim Dergisi’ni çıkartıyordu ve Zaman’ın İstanbul bürosunda çalışıyordu. Tarih, 3 Ocak 1987 Cumartesi. 5 Ocak 1987 Pazartesi günü açlık grevine gireceğimiz arkadaşlarla, destek arayışı için basını ziyaret ediyoruz. Bir süre çalışıp ayrıldığım o Zaman’ın İstanbul bürosundayız. Yuvarlak bir masa etrafında Ali Bulaç, Osman Bostan, Mehmet Metiner, ben ve arkadaşlarım... “İslâm’da açlık grevi yok!” diyor Bulaç. Kendisinden fetva sormadığımızı, Pazartesi günü olay mahalline muhabir göndermesini söylüyoruz. “Muhabir göndermeyeceğim, açlık greviniz aleyhine de yazacağım” deyince, yuvarlak masa dağılıyor. Sonradan öğreniyoruz, Metiner’i de Girişim’in bürosunda ziyaret eden oluyor. Bir değil iki muhabir gönderiyor Bulaç; açlık grevi aleyhine de yazmıyor tabiî. “Bunlar marjinal” diye dedikodu yapıyorlar... Marjinallerin başörtüsü eylemi İstanbul’dan başlayıp bütün Anadolu’ya yayılınca, “açlık grevi haramdır” diyen Bulaç-Metiner ikilisi, açlık grevi yaptığımız aynı yerde açlık grevi yaptırıyor kızlara.

“Çok olsun, b.k olsun, torba dolsun” hesabı, fevkalâde marjinal (sayısal) takıntıları olan bu tiplere harika bir cevap verdi Baran: «Siz de gayet iyi biliyorsunuz ki, kafirlerin içinden çıkacak Deccal ve müslümanların içinden çıkacak Süfyan sizin söylediğiniz gibi “marjinal” olmayacak. Her ikisi de toplumun büyük bir kesimini kandırarak, kucağına oturtacak. Sadece ve sadece sizin “marjinal” hesabına göre kimin kime yakın olduğu açıkça görülüyor. Yine sizin de gayet iyi bildiğiniz gibi ahir zamanda geleceği Allah Resûlü tarafından müjdelenen Hz. Mehdi “MARJİNAL” olacak. Ama siz bir dönem sıkça tekrar ettiğiniz Deccal, Süfyan, Ahir Zaman, Dabbet-ül Arz, Kıyamet gibi şeylere artık inanmıyorsunuz, zaten hiç inanmadınız.»

Osman Halid’in bu harika cevabına küçük bir şerh bu “Dilemmâ”...

Baran’a mümkünse cepheden toslamak, merkeze (sadede) gelmek ve Baran’ın dünya görüşünü yermek yerine,” Marjinal bir dergi. Baskı sayısı binlerle sınırlı.” diyerek kenardan b.k atmaya kalkmak, düpedüz marjinal bir davranış.

Margo (Latince): Kenar, kıyı, sınır.

Marjinal (Fransızca): Kenarda, kıyıda, sınırda bulunan.

Görüldüğü gibi dominant değil, uydudur “marjinal”; belirleyici olan “merkez”dir!

Merkezin, yani belirleyici olanın sayısal çoğunluk olduğuna inanan bu İslâm dışı güruhun gayri İslâmî kıstaslarına nazaran, Allah Resûlü ve sahâbeler de marjinaldi. Şirkin merkeze hâkim olduğu, müşriklerin çoğunlukta bulunduğu Mekke’de azınlıktı mü’minler; ve çok marjinal bir eylemdi “Lâilâhe illâllah” demek. Bu kıstasa göre, Osman Halid’in dediği gibi, Âhir Zaman’da geleceği Allah Resûlü tarafından müjdelenen Hazret-i Mehdî de marjinal olacak. Daha ötesi, Allah -hâşâ- marjinal; çünkü çoğunluk şeytanın uşağı olacak!

Fakat, hakikatin ölçüsü değil çoğunluk.

Bir merkeze nisbetle bir şeye marjinal derken, o merkezin dışında olanı değil, sınırda, kıyıda, uçta, merkezin çeperlerinde de yer almış olsa, o merkezin içinde olan, merkeze dâhil olan şey kastedilir. Meselâ: Sünnet ve Cemaat Ehli’nin itikadına göre, günahlarından dolayı İslâm dairesinin dışına çıkmaz kişi. Fakat günahlar bizi İslâm dairesinin merkezinden uzaklaştırır, sınıra götürür, küfre yaklaştırır. Günahkâr kimse marjinaldir; kıyıdadır, sınırdadır. Günahlarda ısrar etmeye devam eden bir marjinale, bu günahlarında ısrar ettiği takdirde küfre düşebileceği, tevbe etmesi, yâni merkeze dönmesi emredilir.

Baran’ın marjinalliğine gelince...

Biz, Avrupa sokaklarındaki hippiler veya Türkiye’deki Haber 7 ve Samanyolu ekibi gibi, pisliği “merkez” olarak kabul etmiyoruz; bu pislik düzenin çeperlerinde temiz(!) bir yaşam alanı aramıyoruz! Türkiye’deki pislik düzeni değiştirmeye memur bir dünya görüşüne hizmet için çıkıyor Baran Dergisi.

Faizsiz(!) bankacılık yaparak, İslâmî(!) holding kurarak, çıplaklar kampının yanına tesettürlüler plajı açarak, başörtüsüyle Çankaya’ya çıkarak bu pisliğin sınırları içinde kendilerine yaşam alanı bulmaya çalışanlar, Ali Bulaç, Mehmet Metiner, Haber 7, Samanyolu, AKP ve saire, sayıca ne kadar çok da olsalar, evet bu pislik düzenin marjinalleridir!

İbda ise, marjinal değil “merkez”dir!

Baran da “avangard” bir dergidir!

Avant+Garde: Öncü Birlik...

«Eğer yeryüzündekilerin çoğunluğuna uyarsan, seni Allah yolundan saptırırlar. Çünkü onlar sadece zanna uyarlar ve saçmalarlar.» (En’âm, 116, Elmalılı Meâli)

26 Ağustos 2007 (Baran Dergisi, 34. Sayı)

Mustafa Saka

mim.saka@googlemail.com

RSS feed Twitter.
İsim: Email:

0 yorum:

Yorum Gönder

Blogger tarafından desteklenmektedir.