TSK resmen açıkladı...
Amerikan Hudson Enstitüsü’ndeki alçak senaryoya; Türkiye’yi bölme, mevcut Türkiye haritasını küçültme senaryosuna tesadüfen dahil olmuş paşalar.
Yanlarında tesadüfen “tesadüf” kelimesini kullandığımızda, “Tesadüf yok evlat; ne tesadüfü!” diye azar işittiğimiz hacı amcalarımız vardır bizim. Bu ak takkeli hacı amcalarımızın zerre kadar itibarları yoktur Paşalar ve Kemalistler nazarında.
Fakat ne tesadüf; Kemal de “tesadüf”e karşıdır.
Paşa Kemalistler bunu nasıl bilmez?!
M. Kemal’e göre (ki aynı zamanda en büyük dilbilimcidir): «Kaza, kader, talih, tesadüf deyimleri Arapça'dır; Türkleri ilgilendirmez.» (M. Kemal)
Kâinatın yaratılışını ve kozmik nizâmı “tesadüf” olarak açıklayan bilimsel(!) teoriyi hâzâ küfür bilen hacı amcalarımız, haklı olarak karşıdırlar “tesadüf” kelimesine.
Hayatta en hakiki mürşidin bilim olduğunu savlamış olan Kemal de, haklı olarak “tesadüf” kelimesine karşıdır; tesadüfün bilimsel izahını duymamıştır zahir.
Yani ne ak takkeli hacı amcalarımız, -hâşâ- Arap düşmanı birer Kemalisttir, ne de Kemal, -hâşâ huzurdan- dini bütün bir müslümandır. Dilemmâ, paşaların şu açıklamasındadır!
...
«13 Haziran 2007 tarihinde ABD'de, bir düşünce kuruluşunda yapılan bir çalışmada ortaya konulduğu iddia edilen bir senaryo, ülkemizde geniş şekilde tartışılmakta, toplantıda TSK personelinin de bulunmuş olması öne çıkarılarak, senaryonun TSK ile ilişkilendirilmeye çalışıldığı ibretle ve üzüntüyle izlenmektedir. Genelkurmay Başkanlığınca, bu tartışmaların boyutlarını ayrıntılı olarak saptamak ve yaratılan bu ortamın arkasındaki aktörlerin gerçek yüzlerini ve niyetlerini ortaya çıkarmak maksadıyla, özellikle başlangıçta bir açıklama yapılmamış, beklenilmiş ve olayın yeteri kadar tartışıldığı sonucuna varılarak bir açıklama yapılmasına karar verilmiştir. Konu tüm ayrıntıları ile araştırılmış ve aşağıdaki sonuçlara varılmıştır: (...) ANILAN TOPLANTIDA BİR KÜRT GRUBUN LİDERİNİN OĞLUNUN DA BULUNMASI TAMAMEN BİR TESADÜF OLUP ...» (www.tsk.mil.tr)
...
Arapça “sadafa” kelimesinden geldiği için biz Türkleri ilgilendirmeyen “tesadüf”ün Türkçe karşılığı “rast”dır.
Hay bin kunduz!
Türkçe zannettiğimiz “Rast” da bir Acemî müzik makâmıdır. “Rastık çekerek Mahmûre / Yastık dikerek Mahmûre” veya “Washington’da rastladım size / Sevinçli bir telâş içindeydiniz”.
Acem dilinde “düz; doğru; hayırlı; sağ taraf” demektir “rast”.
Aynı “rast”, Hint-Avrupa dillerinde de “düz gitmek; düz olmak; düzenlemek; yönetmek” anlamlarına gelir. Latince “rectus”, Almanca “Recht”, İngilizce “right” de “düz; doğru; sağ; hak; hukuk” demektir. Ratio, Rat, Rationel - Rasyonel kelimeleri de “Racon” kesmektedir.
Peki TSK’nın bu “tesadüf” açıklaması düz müdür, doğru mudur, hayır mıdır; hakka, hukuka, akla, mantığa, rasyonaliteye ve “racon”a uygun mudur?!
Arapça olduğu için biz Türkleri ilgilendirmez ama, maksat mâlûmatfuruşluk olsun: “Maddî bir sebebe dayandırılamayan olay ve olgular” için kullanılır “tesadüf”.
Olayları ve olguları ne zamandan beri mânevî sebeplere dayandırmaktadır Kemalist Paşalar?!
Kemal’in teşbihiyle, «Kur'an'ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara (mı) döndüler»?!
«Ben manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır.» dememiş miydi Kemal?! Öldüğünde cenaze namazı bile kılınmayan, cenazesi herhangi bir camiden kaldırılmayan Kemal, 7 Şubat 1923 tarihinde, Balıkesir'deki Paşa Camii'nde verdigi hutbede, «Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri, Allah tarafından insanlara dinî gerçekleri duyurmaya memur ve elçi seçilmistir.» demişti demesine; lâkin hatırlayın, Mısır’ı işgâl ettiğinde, Napolyon da müslüman olduğunu söylemişti Mısırlılara.
Napolyon da, Kemal de büyük demagog idiler.
Demagog (Dimos+Gogos): Halk Çobanı.
TSK’nın “tesadüf” açıklaması da (bayağı olmakla beraber) demagojik bir doğrudur; «... anılan toplantıda bir Kürt grubun liderinin oğlunun da bulunması tamamen bir tesadüf olup...»
Kemal’in hayatında da vardır böyle tesadüfler.
Cennetmekân Abdülhamid Han’ın padişahlığının son yıllarında, 1907 yılında, arkadaşlarıyla birlikte ülke sorunlarını konuştuğu bir toplantıda, cebinden tesadüfen çıkardığı bir harita koyar masaya Kemal. O tarihteki Osmanlı Haritası’ndan beş kere daha küçük bu harita tesadüfen çizilmiştir. Ve ne tesadüf, 24 Temmuz 1923’te tesadüfen imzalanan Lozan Anlaşması’ndaki Türkiye haritasıyla aynıdır bu “BÖLÜCÜ HARİTA”.
«Kaza, kader, talih, tesadüf deyimleri Arapça'dır; Türkleri ilgilendirmez.» (M. Kemal, www.ilhan-arsel.org)
Evet, biz Türklerin bu tesadüflerle ilgilenmesi, kanun maddesiyle yasaktır.
Mustafa SAKA
24 Haziran 2007
(Baran Dergisi, 25. Sayı)