Tren aniden durur. Bekler. Meğer bir inek yatmıştır tren yoluna. İnekler kutsal sayıldığından Hindistan’da, rahatsız edilemez; ne zaman kalkıp giderse, tren de o zaman hareket edebilecektir.
Hintlilerin ne kadar şanslı olduğunu; önlerindeki ineğin nasıl olsa kalkıp gideceğini, Türkiye’nin önüne yatan ineklerin ise kalkmak bilmediğini söyler Kemal Tahir.
Baran’ın 16. sayısında, “Kutsal İneklerin Postal Cumhuriyeti” başlıklı makalesine bu anekdotla başlayan Nazif Keskin Ağabey; Fethullah Gülen, Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül tipi müslümanların da, halkımızın önüne kutsal inek misâli yatırıldığını söylüyor.
Harika bir tesbit.
Lâik ineklerin halkımızca ezilip geçilmesi ihtimali belirir belirmez, halkımızın ezip geçmekten dilemmâya düşebileceği müslüman inekler yatırılmıştır yola.
Bütün dillerin bir dilden, Hazret-i Adem’e öğretilen ilk dilden neşet ettiğine delâlet edecek yaygınlıkta sağmal bir kelime “inek”.
Moğolca “ünige”, Yunanca “yin - yineka”, Çince “yin”, Soğdakca “kanig, hıvaten”, Ermenice “kinig”, İngilizce “cwen - cow”, Almanca “gattin, kuh”, Farsça “zen”, Aramca “zanita”, İbranice “zana”, Arapça “bakara, zina, cima”, Kürtçe “zin”... ve daha “zampara, kancık, kadın, hatun, han, hane, kın vs.” gibi ineğin karşılığı veya akrabası olan bütün kelimeleri davet etmeye kalksak, bu köşede ağırlayamayız; daveti duyan “mezar” ve “kümes” kelimeleri dahî kalkar gelir. Eski Yunanca “kimoterion”: Uyuma yeri. İngilizce “cemetery”: Mezarlık. Yeni Yunanca “kimasi”: Uyuma yeri. Türkçe “kümes”: Tavuk barınağı, tünek... Tavuğun kâfiyesi “lavuk”tur; ve bu argo kelime de Kürtçe’de, henüz erkeklik emâreleri belirmemiş, tüyü bitmemiş oğlan demektir...
Dişi arslanların hoşgörüsüne sığınarak söylüyorum: Yolumuza yatırılmış, tünetilmiş lavuk, tavuk ve inek tâifesidir “Ilımlı İslâm”cılar!
Kur’ân-ı Kerîm’de, “Onlar küffara karşı şedid, kendi aralarında ise merhametlidirler” şeklinde resmedilen müslüman portresinin tam aksine, bu lavuklar, küffâra karşı tavuk ve inek iken, müslüman halkımıza karşı boğalık ve horozluk taslamaktadırlar.
Bir haber: «Sizin inekler yüzer mi? Hızlı trenin Eskişehir-Ankara arası tamamlandı. Deneme seferlerine başlandı. 4 ay sonra yolcu taşımaya başlayacak. 3 yıl süren hızlı tren altyapı çalışmalarında ilginç pazarlıklar yaşanmış. Ahurköy'de vatandaşlar alt geçit yapılmasını istemişler. TCDD yetkilileri arazinin düz olduğunu , bu bölgeye yapılacak alt geçidin kullanılmayacağını, özellikle yağmurlu günlerde geçidin suyla dolacağını söylemişler. Ancak köylüler alt geçit yapılmasında ısrar edince bir TCDD görevlisi 'Tamam biz buraya alt geçit yaparız, ancak sizin inekler yüzme biliyor mu?' diye sormuş. Bu soruya şaşıran köylü 'Yoo, bilmiyor..' yanıtını vermiş. Bu söz üzerine düşünen köylüler alt yapı taleplerinden vazgeçmişler.» (Sakarya Gazetesi, 4 Mayıs 2007)
İneklere uygun bir hikâye var mitolojide...
Hera, baş tanrı Zeus’un karısıdır. Zeus, Râhibe İo ile aldatmaktadır Hera’yı. Ve İo ile her buluşmasında, kaçamaklarını görmesin diye Hera, etrafı kara bulutlarla kaplamaktadır. Hera, bu güpegündüz etrafın kara bulutlarla kararıp durmasından kuşkulanır. Göklerde arayıp durduğu kocasını, yeryüzünde, İon Denizi’nin kıyısında bir inekle beraber bulur. Hera’nın, kara bulutları üfleyerek yanlarına gelmekte olduğunu gören Zeus, bir ineğe çevirmiştir hemen Râhibe İo’yu. Fakat, zekidir Hera; ineği kendisine hediye etmesini ister kocasından. Zeus nâçar, verir beyaz güzel ineğini Hera’ya. Hera, yüz gözlü Argos’a teslim eder, gözetsin diye rakîbesi râhibe ineği. Argos’un gözlerinin bir kısmı uykudayken, bir kısmı ineğin üzerindedir hep. Zeus, kutsal ineğini kurtarabilmek için, Hermes’ten yardım ister. Çoban kılığına giren Hermes, lir ile lirik melodiler çalıp şarkılar söyler, tatlı hayallere daldırarak açık gözlerini de uyutur Argos’un. Hera, bu kez bir sinek musallat eder, râhibe inek İo’ya. İo, bu sinek yüzünden ne rahatça otlayabilmekte, ne de uyuyabilmektedir. Kaça kaça İstanbul Boğazı’na kadar gelir. Boğazı yüzerek karşıya geçer ve Prometeos’u bulur. İlâhî ateşi insanlara sunduğu için, tanrılar tarafından cezalandırılmış ve dağlarda bir kayaya zincirlenmiştir Prometeos; her gün, göğsü parçalanarak işkence görmektedir...
İo’nun kıyısında ineğe dönüştüğü deniz: İon Denizi. Yüzerek geçtiği boğaz: Bosforos.
Bos: Buzağı. Foros: Geçit, boğaz. Zeus: Judaizm. Hera: Kemalizm. Râhibe İo: Ilımlı İslâmcılar. Argos: Silahlı kuvvetler. Hermes: Medya. Argos’u uyutan lir: AB. İnek: AKP. Sinek: Müdahale. Boğazın iki yakası: Dilemma. Prometeos: Mütefekkir...
Kuvvâcı inekler, İslâmcı inekler, diğer inekler ve inek yerine konulan halkımız boğazı yüzerek karşıya geçmek, Mütefekkir’i bulmak, İbda ateşiyle arınmak zorundadır!
Yüzme biliyor mu peki inekler?!
Suya atlamaya bir cesaret edebilseler...
06 Mayıs 2007
(Baran Dergisi, 18. Sayı)