14 Nisan 2007

TSK Amerika'yı Yenebilir

Org. Büyükanıt’ın 12 Nisan’da yaptığı konuşma, ardından Cumhurbaşkanı Sezer’in konuşması ve bugünkü (14 Nisan) ADD mitingi...

Baran(14), gerçeğin fotoğrafını kapaktan neşretti: “Kemalizmin Son Demleri!; Lâiklere 28 Şubat!”

Gerçek budur; gazetecilik böyle olur!

Peki Kemalist devrimleri ve 28 Şubat’ı gâyesine erdiremeyen, PKK’yı yok edemeyen, Tayyib’i engelleyemeyen, Barzânî’ye gücünü gösteremeyen bir yapılanma, kendisine yapılan bu darbeyi savabilir mi, hele Amerika ile bir savaşa girse yenebilir mi?

Bendeniz böyle inanıyorum: TSK Amerika’yı yenebilir!

...

«Bu durum, aslında bulunmaz bir imkân ve fırsattır! Türkiye ve bütün İslâm âlemi ve dünyanın tüm mazlum halkları için, çok sofistike bir manevra ile tarihin akışı tersine çevrilebilir! Bunu yapabilirsiniz!» (Millî Kuvvetler, 25.11.2002)

...

«Acaba bu vesile ile gerçekten bir bağımsızlık iradesi uyanabilir mi, halkla savaşmak yerine barışmayı deneyebilirler mi, Anadolu’nun ruh köklerine tutunmak akıllarına gelebilir mi, AB-ABD emperyalizmine karşı gerçekten millî bir tavır alabilirler mi? (…) Bundan böyle Batıcı bir ideolojiyle ve Batılılaşmacı politikalarla Anadolu coğrafyasında tutunmanın imkân ve ihtimali kalmamıştır! (...) Şu hâlde samimi olmak ve ideolojik tercihini yapmış bulunmak şartıyla, Amerika’nın önüne bir ölüm koridoru açılabilir... Firavun’un ordusuyla birlikte Kızıldeniz’e gömülmesine benzer mucizevî bir tecelliye zemin hazırlanabilir!» (Ankara’da Son Tango, 24.12.2002)

...

«Bu yapılanmaya 80 yıl önce biçilen misyon artık tamamlanmış bulunuyor. Bundan sonraki aşamada, TSK’nın, hiçbir konuda ‘ama!’ bile diyemeyecek hale getirilmesi, Türkiye’nin, AB kapısına -ne girmesi ne de çıkması mümkün olamayacak şekilde- bağlanması, Kıbrıs ve Ege’nin halledilmesi, Irak’ın Saddam tasfiye edilerek parçalanması, Kuzey Irak’ta kurulacak Kürt devletinin Türkiye’den de toprak alınarak federasyona dönüştürülmesi yani Türkiyenin de parçalanması ve böyle eyalet haline getirilmiş, bitirilmiş bir Türkiye’nin Bayar gibi, İpekçi gibi, Derviş gibi Telaviv-Beyazsaray memuru ‘Sebâtiler’ eliyle doğrudan yönetilmesi öngörülüyor. (…) 80 yıldır işletilen acımasız tasfiye mekanizmalarını aşmayı becererek her kademede mevzilerini tutmuş olan asker-sivil millîci güçler, yarım asırlık Büyük Doğu mücadelesinin teknesinde yoğrulmuş olan her kademedeki bütün vatanperverler inisiyatifi ele alıp iktidar emanetini sahibine taşıyabilecekler mi? Esâtir değil, Türk’ün gerçek Ergenekon’u budur!» (Ergenekon’dan Çıkış, 24.7.2002)

...

«Kemalizmle olmaz! Batı’ya karşı Batıcı, Judaizm’e karşı Judaist bir ideolojiyle karşı durulamaz. (...) O halde yapman gereken tek şey var; bugünden tezi yok Kemalizmi ve bütün Batılılaşma politikalarını, Avrupa sözleşmelerini, ABD ve İsrail’le yaptığın bütün anlaşmaları tarihin çöplüğüne atman; emperyalizme karşı emperyal, Judaizme karşı İslâm, Batı’ya karşı Büyük Doğu idealini, ideolojisini kuşanıp taarruza geçmendir!» (Kıyamet Savaşı Başlıyor, 14.8.2002)

...

«Türkiye, 11 Eylül’den itibâren dünyada ne olup bittiğini anlamış değil; başına daha neler geleceğinin farkında değil hâlâ! Zannediyor ki bin yıl daha böyle giderim. (...) Halkla bütünleşmenin bütün adımları atılmalı! Amerika-İsrail ile savaşması mukadder olan Türkiye, atacağı bu adımlarla temin edilecek vasatta ve kazanılacak zamanda o gün için gerekli iç tasfiyelerini ve hazırlıklarını tamamlamalı! Bunlar acilen yapılmazsa ne mi olur? Türkiye’nin başına daha büyük çuvallar geçirilir; Cemâziyelâhirini de görür! Amerika PKK'nın yeniden yapılanması için gerekli desteği verir ve Türkiye'ye saldırtır. Bu sefer "Sınır Ötesi Harekat" da yapamaz Türkiye! Biter! Halk yorgun, bitkin ve en önemlisi güvenini yitirmis durumda olduğundan "yetti gâri" diyebilir. Nitekim Kemalist oligarşinin jopunu ve bokunu yemiş olanların ve höt zöt muamelesine maruz kalmış bütün bir halkın bu Cemâziyelevvel çuvallarına sessizligini anlamak güç değildir.» (4 Cemâziyelevvel 1424, 13.7.2003)

...

Bu son şans; TSK “koro sendromu”ndan kurtulmalı, kışlasından çıkmalıdır. Anadolu, yan gelip yatılacak bir yer değildir. Yatılarak pâyidar kalınamaz Anadolu’da.

Istılahta Anadolu: «Kıt’alar arası tarihî hesaplaşmaların geçit meydanı, medeniyetlerin sergi evi, mahrem ve muazzam Asyanın, Avrupa’ya bakan cumbası…» (Necip Fazıl, İdeolocya Örgüsü)

Lûgatta Anadolu (Aná+Téllo): Yukarı kaldırmak, ayağa kalkmak.

«YÜZÜSTÜ ÇOK SÜRÜNDÜN, AYAĞA KALK SAKARYA!!!»


Mustafa SAKA

14 Nisan 2007

(Baran Derisi, 15. Sayı)

Tavzih: Alıntı yapılan makaleleri, http://www.geocities.com/mustafasakaupto/msdost.htm adresinden okuyabilirsiniz.

mim.saka@googlemail.com
RSS feed Twitter.
İsim: Email:

0 yorum:

Yorum Gönder

Blogger tarafından desteklenmektedir.