24 Mart 2007

Ütopyasını Yitirmişler İçin...

Çocuk gibi çocuk ve adam gibi adam nesli büyük bir tehdit altında!
«Şimdiki çocuklar çok şey biliyor ve daha küçük yaşta perilere inanmaz oluyorlar...» (J. M. Barrie)
Buna mukabil, yetişkinler de moronlaşıyor...
Moron: Bebeksi kalmış; yaşına ve cüssesine mukabil kıt ve küt idrakli.
Üstad’ın, “davul mide, tokmak zeker, nohut kafa” diye tarif ettiği tip... Mirzabeyoğlu’nun ifadesiyle, “şen sıpalar” ve “sakallı teyzeler”...
Adam olamadıkları gibi çocuk da kalamayanlar...
Keşke çocuk kalabilselerdi!
Ne harikadır çocukdaki saffet, hayâl kuvveti ve inanma kâbiliyeti...
«Annesi gül koklasa, ağzı gül kokan çocuk; Ağaç içinde ağaç geliştiren tomurcuk... / Çocukta, uçurtmayla göğe çıkmaya gayret; Karıncaya göz atsa "niçin, nasıl?" ve hayret... / Fatihlik nimetinden yüzü bir nurlu mühür; Biz akıl tutsağıyız, çocuktur ki asıl hür. / Allah diyor ki: "Geçti gazabımı rahmetim!" Bir merhamet heykeli mahzun bakışlı yetim... / Bugün ağla çocuğum, yarın ağlayamazsın! Şimdi anladığını, sonra anlayamazsın! / İnsanlık zincirinin ebediyet halkası; Çocukların kalbinde işler zaman rakkası...» (Necip Fazıl)
J. M. Barrie’nin “Neverland”ını okuyanlar hatırlayacaktır: Geçen asrın başlarında, Londra’da yaşayan Wendy Darling adlı kız çocuğu, çocuk kalabilmeyi başaran ve hep bir periyle dolaşan Peter Pan’in hayâlî ülkesi Neverland’a uçar. Orada başka çocuklar da vardır... Bir dolu mâcerâdan sonra Londra’ya döner Darling kardeşler ve diğer “kayıp çocuklar”... Darling ailesi, bu kayıp çocukları da evlat edinir; büyürler, evlenirler, hayata karışırlar...
Büyümek, ütopyadan (Neverland’dan) realiteye (Londra’ya) dönmek bir başarı ve mutlu son mudur?!
Tedâisi: İdeallerini bırakıp sistemin evlatlığı olmayı seçenler, hayatın çarkına kapılan dava adamları, yorgun demokratlar, emekli devrimciler, reel politikçiler, mürtedler, ütopyalarını yitiren bütün bedbahtlar...
Ütopya (U-topos): Olmayan yer; Hayâlî ada, ülke, devlet; Neverland...
Platonas’ın “Devlet”i, Fârâbî’nin “Faziletli Şehir”i, More’un “Hayâl Adası”, Campanella’nın “Güneş Devleti”, Bacon’un “Yeni Atlantis”i birer ütopya idiler; Peter Pan’ın “Neverland”ı gibi ütopya olarak kaldılar...
Komünizm, Kapitalizm, Demokrasi, Liberalizm, Amerikanizm, Feminizm, Hedonizm vs. ise bir “utopia” olarak bile kalamadılar, “distopia”ya döndüler.
Distopia: G. Orwel’in “Domuzlar Diktatoryası” gibi korku ve dehşet ülkesi, felâketler yurdu, reel politiğe teslimiyet, sisteme evlatlık olmak, ensefalopati...
Ensefalopati?!
Halk dilinde, “havâle geçirmek” denilen şey, ihtilâç, konvülsiyon; uzun sürmesi hâlinde epilepsiye ve ensefalopatiye sebep oluyor...
Amerikalı bir ailenin kız çocuğu Ashley, böyle uzun bir havâle geçirmiş; beyni durmuş, hareket ve konuşma kabiliyetini yitirmiş... Konsültasyonlar neticesi, fizikî gelişiminin de durdurulmasında fayda(!) telâkki edilmiş. Tedavi(!) üç yıl sürmüş; östrojen verilerek, kızcağızın büyümesi 9 yaşında durdurulmuş. Rahmi alınarak, âdet görmesi ve hâmile kalma ihtimâli önlenmiş. Gelişmekte olan göğüsleri, süt bezleriyle birlikte kökünden kazınmış. “Patlarsa haber veremez” diye apandistini bile almışlar. Ve bu ameliye, "Ashley X" olarak geçmiş tıp literatürüne...
Ashley, X değil; bu kızcağıza ne yapıldıysa, fazlasıyla Türkiye’ye yapıldı...
Uzun ve sanrılı bir havâle (Batıcılık) neticesinde şuuru dumura uğradıktan sonra, östrojen (Kemalizm) tedavisi ile gelişimi durduruldu. Rahmi (inanç ve tarih şuuru) alınarak çoğalması (kök salması ve yayılması) durduruldu. Nüfûza, üretime ve kültüre tekâbül eden göğüsleri kazındı. Patlarsa haber veremez gerekçesiyle apandisti (millî irâdesi ve ordusu) teslim alındı.
Karl Steuerwald’ın kıymetli lûgatı Deutsch–Türkisches Wörterbuch’da, utopia kelimesinin Türkçe karşılıklarından biri olarak “Hiçistan” da denilmiş... Hiçistan, ütopyanın tam Türkçe karşılığı olmayabilir, fakat tam Türkiye’yi ifade ediyor!
Generalstaff başta olmak üzere, bir tasfiyeden bahsediliyor şimdi; bu hayra alâmettir, uyanma belirtisidir...
Türkiye’nin statik ensefalopathiden kurtulması, kuşatmayı yarması, Ergenekon’dan çıkması isteniyorsa sâhiden, yapılması gereken ilk iş, östrojen tedavisini yani Kemalizm’i reddetmektir!
Türkiye’yi yok edecek tehlike Batı’dan geliyor; Batılılaşmacı bir ideoloji ile Batı’ya karşı durulamaz! “Bölünmez Bütünlük” bir ütopya olamaz Türkiye için; ve bütün dünyanın ütopyası olan Anadolu’da (Kızıl Elma), Anadolu’da yatılarak pâyidâr olunamaz!
Başyücelik Devleti modeli, Türkiye için, tüm çocuklar ve yetişkinler için, ütopyasını yitirmişler için yegâne evtopiadır!
Evet, bir “utopia” değil, “evtopia”dır Başyücelik Devleti modeli. Yaşanmış ve neredeyse gün gün belgelenmiş bir vâkıa olan Saadet Asrı’nın Âhir Zaman’daki gölgesidir, gerçekleşmesi mukadderdir... “U-Topia”lar, adı üstünde, birer “Neverland (Yokland)” idiler; “Ev-Topia” ise “iyilik, doğruluk, güzellik ve saadet beldesi” demektir...
Başyücelik Devleti modelini ve otoritesini benimseyerek dünyaya açılmak, Türkiye’nin mevcûdiyetinin yegâne temelidir!!!

Mustafa SAKA
24 Mart 2007
mim.saka@googlemail.com
RSS feed Twitter.
İsim: Email:

0 yorum:

Yorum Gönder

Blogger tarafından desteklenmektedir.