Nisan ayı yaklaşıyor...
Türkiye’nin nefesi daralmaya başladı yine...
Ermeni Soykırımı Tasarısı, Amerikan Temsilciler Meclisi’nden geçecek mi, geçmeyecek mi?
Her yıl Nisan ayında âdetâ bir astım nöbetine tutuluyor Türkiye...
Önce Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, peşinden Org. Büyükanıt Washington’da...
Abdullah Gül, Bush yönetiminin sivil kanadını “yarı ikna yarı tehdit ile” uyarmış; Org. Büyükanıt da Pentagon ve CIA’yı hareketlendiresiymiş...
“Hareketlendirme”, “İknâ”, “Tehdit”...
Türkiye medyasının “Türk’ün Türk’e propagandası”ndan başka bir şey olmayan bu kelimelerinin ağırlığında bir tavır takınabilir mi ABD karşısında TC?!
Org. Büyükanıt’ı dinledik; “inciniriz” diyebildi ve “Türk Diasporası” olmadığından yakındı...
Neden bir “Türk Diasporası” yok?
Bu da başka bir “dilemmâ” olarak ele alınmaya değer.
TC’nin bu yıl ki “Asthma” ilâcı yine “Lob” olacak...
Yahudi lobisinin kasasına tonlarca para akıtılacak yine milletin cebinden!
Lob: Sitâyiş, senâ, medih, övgü, takdir, tahsin, poh poh, peh peh, pış pış, yağlama...
TC’nin, Ermeni Soykırımı Tasarısı’nın Nisan ayında ABD Temsilciler Meslisi’nden geçmesini engellemek, bu yılki Nisan nöbetini de hayırlısıyla atlatmak için tonlarca para bayılacağı lobici, Tom Lantos...
Lâkin adam lobici değil, sanki yedi dağın ardında yetişen bir Lobelie; “kozmik bir rica telefonu” olmadan, ara ki bulasın!
Lobi: Siyâsî kulis.
Lobelie: (Lobelya) Frengi Otu. Yaprak ve sapları astım ve benzeri durumlarda kullanılır. Solunumu hızlandırır. Kronik bronşitte, boğmacada, bronşiyal astımda faydalıdır. Toz halinde 0,05 gr içilir. Doz aşımında öldürücüdür.
Bu Frengi Otu Lobelya Lantos, aslında Türkiye’ye yakın bir adammış. Ancak son zamanlarda tavrı değişmiş. Ankara, adama kolay ulaşamıyormuş. Peki bunu kim becerebilirmiş? Tabiî İsrail’deki en etkili isim; Şimon Peres! İsrail’in Ankara Büyükelçisi Pinhas Avivi, geçen hafta bizzat arayıp, Ankara’nın ricasını Şimon Peres’e iletmiş. Peres de, Frengi otu Lobelya Lantos’u arayarak, Ankara’dan gelen ricayı kendisine aktarmış. Acaba Lobelya Lantos, Ermeni Soykırımı Tasarısı’nı Dış İlişkiler Komisyonu’nda tıkayabilir miymiş? Şimdi bu telefonun etkisinin ne olacağı merakla bekleniyormuş. Bu yılki Nisan bir başkaymış çünkü; tasarının geçmesine kesin gözüyle bakanlar ağırlıktaymış. Ama “o” son dakikaya kadar emin olamayacakmış.
“O”, Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök; “Türkiye Türklerindir” dövizinin altına, “Hepimiz Hrant’ız, Hepimiz Ermeni’yiz” manşeti atabilen adam...
Türkiye’nin, İsrail’in güvenliğine verdiği direkt ve dolaylı desteğe dikkat çeken Türk yetkililer, Washington’daki güçlü Yahudi Lobisi’ne, “Yahudi dostlarımızın bu gelişmeyi uzaktan seyretmelerini kabul edemeyiz. Ağırlıklarını koymaları gerekir. Yahudi Lobisi, Ermeni Soykırımı Tasarısı’na karşı çıkmazsa, bizden aynı desteği beklememelidir.” demiş. Org. Büyükanıt’ın Washington’da, Temsilciler Meclisi Üyesi, yahudi kökenli Lobelya Lantos ile görüşmesinin bel kemiğini işte bu konu kapsayacakmış. Lantos’un, Org. Büyükanıt’a soracağı sorular ve alacağı yanıtlar ilgiyle izlenecekmiş...
Bu da, M. Ali Birand...
Ertuğrul Özkök de, M. Ali Birand da Lobelya familyasından; Org. Büyükanıt da öyle...
Dönmelerin ve yahudi lobisinin, Ermeni meselesindeki bu göz yaşartıcı gayretlerini anlayabilmek için, Ermeni Katliâmı’nın içyüzünü iyi anlamak lâzım.
Tekrarını zâid görüyorum; Baran’ın 4. sayısındaki, “ERMENİ KATLİÂMI’NIN İÇYÜZÜ” başlıklı makaleye bakılabilir...
Orada sorulan iki soruyu tekrarlamanın yeridir:
1- “Geçen yüzyılın başında bu vahşete çanak tutan Hür(!) Dünya, bugün Ermeni meselesinden dolayı TC’yi niçin sıkıştırmaktadır?
2- Hür(!) Dünya, “yahudi soykırımı”ndan başka “soykırım” tanır mı?
Evvelen...
Hür(!) Dünya, Türkiye Cumhuriyeti’ni bugünkü sınırlarıyla Lozan’da tanırken, “muvakkaten” tanımıştır; yani tanımamıştır!
Samuel Huntington, ülkeleri, “üye ülke, yalnız ülke, merkez ülke, bölünmüş ülke, kararsız ülke” diye beşe bölüyor.
Huntington’a göre Türkiye, “kararsız ülke”!
Huntington, Türkiye’yi “kararsız ülkeler” sınıfına koyarken, Türk halkının “lobus”unun Kemalizm “lobut”uyla nasıl parçalandığının, nasıl aptallaşıp apıştığının, şizofren bir toplum hâline geldiğinin altını çiziyor.
Yani içerden bakmaya, bizimle empati kurmaya çalışıyor.
Yoksa dışardan baktığımızda, yani Hür(!) Dünya ile empati kurduğumuzda, bir kararsızlık söz konusu değildir.
TC, bir “muvakkat devlet”tir!
Zamanı gelince, -ki gelmiştir- TC’nin lobusuna da bir lobut vurulacaktır.
Lobus: Beyin yarı küresi...
Lobut: Kısa, kalın sopa. Hallaç tokmağı...
Sâniyen...
Ermeni Soykırımı Tasarısı’nın, Amerikan Temsilciler Meclisi’nden geçmesi demek, “Ermeni Soykırımı”nın tanındığı anlamına gelmiyor.
Lozan’da imzası bulunan devletlerin TC’yi tanıdıklarını söyleyemeyeceğimiz gibi...
Hür(!) Dünya, “yahudi soykırımı”ndan başka “soykırım” tabiî tanımaz.
Ancak...
“Hür(!) Dünya” dediğimiz, Yahudi güdümündeki dünyadır.
«-Onlar, yumurtalarını pişirmek için dünyayı ateşe vermekten çekinmeyen lânetlilerdir!» (Necip Fazıl)
Loblobilobelyalobuslobut...
Okurken nefesi daralıyor insanın.
Yazımızın başlığından daha boğucu Türkiye’nin pozisyonu!
Mustafa SAKA
15 Şubat 2007
mim.saka@googlemail.com
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Blogger tarafından desteklenmektedir.