23 Aralık 2006

Occidens'e Sürülmüş Eşekler ve Bir Orientation: "Hacc-ı Ekber"

Hacc mevsimindeyiz...
Üstad Necip Fazıl’ın, İman ve İslâm Atlası’ndaki tarifiyle Hacc: «Bellibaşlı mübarek bir zamanda, bellibaşlı mukaddes bir mekân ve onunla bağlantılı yerleri, bellibaşlı ölçüler dairesinde ziyaret vazifesi...»
Bellibaşlı mübarek bir zaman: Şevvâl, Zilkâde ve Zilhicce ayları...
Zilhicce’nin 10. günü Kurban Bayramı...
Bellibaşlı mukaddes bir mekân: Kâbe ve Hacer-ül Esved...
Kâbe: Allah’ın evi...
Gazâlî Hazretleri’nin naklettiği rivâyetlere göre, Hacer-ül Esved bu dünyaya ait değil; Cennet’ten gelme... Bir rivâyete göre Hazret’i Âdem’e Cennet’ten bir hâtıra olarak verildi. Bir rivâyete göre, Kâlû Belâ’da Allah’a verdiğimiz söz bu taşa yazıldı; Kâbe’yi ziyâret etmek ve günde beş defa Kâbe’ye yönelmek, ruhlarımızın o büyük mîsakını hatırlamak ve tâzelemek mânâsına... Bir başka rivâyete göre, Kur’an ve Hacer-ül Esved, Kıyâmet kopmazdan evvel bu dünyadan ref edilecek...
“Bellibaşlı ölçüler”in en başında “ihram” geliyor...
İhram: Dikişsiz, kefenvâri iki kat elbise; ve “ihram”, kişinin bazı helâlleri bir süreliğine kendine haram kılması mânâsına...
Hacc mı öncelikli, cihad mı?
İmam Mâlik Hazretleri’ne göre: “Düşman korkusu olmadığı takdirde, farz, hatta nâfile hacc cihaddan önce gelir. Düşman korkusu olursa, cihad önce gelir.” (İslâm Fıkhı ve Delilleri, İmam Züheylî)
...
Kur’ân-ı Kerîm’in 22. Sûresi, haccdan ve onun bazı hükümlerinden bahsettiği için “Hacc” ismini almıştır. Bir kısmı Mekkî, bir kısmı Medenî’dir.
Meâlen «Ey insanlar! Rabbinizden korkun! Çünkü kıyamet vaktinin depremi müthiş bir şeydir! Onu gördüğünüz gün, her emzikli kadın emzirdiği çocuğu unutur, her gebe kadın çocuğunu düşürür. İnsanları da sarhoş bir halde görürsün. Oysa onlar sarhoş değillerdir; fakat Allah'ın azabı çok dehşetlidir! (Hacc, 1-2)» Diye başlayan Hacc Sûresi; Kıyâmet’in dehşetini, ölümden sonra dirilişi, Tevhîd’i, inkârcıların uğrayacakları azâbı, haccın hükümlerini, Kâbe’yi, Allah’ın verdiği rızıkları, cihadı, Allah yolunda olanların mükâfatlarını, Allah’ın kudret ve azametine mukâbil insanın acziyetini anlatmaktadır...
Sûre’nin başından 24. âyetine kadar, Kıyâmet’ten şüphesi olanlara o ânın dehşeti; insanın yaratılışı; ve tabiat olayları örnek gösterilerek, yeniden diriltmenin Allah için ne kadar kolay olduğu; Allah’ın yoluna engel olmaya kalkanlar ile; İslâm’dan dünyevî yararlar sağladığı sürece inanıp da, musîbetler karşısında hemen küfre dönüverenler; Allah’ın bu dünya ve ötesinde mü’minlere yardım edeceğinden şüpheye düşenler ile gerçek iman sahipleri; ve Hristiyanlar, Yahudiler, Sâbiîler, Mecûsîler; müşriklerin hak ettikleri yere yerleştirileceği anlatılıyor, Kıyâmetin hak olduğu hatırlatılıyor...
«İnkâr edenler için ateşten elbise biçildi. Başlarının üzerine de kaynar sular dökülür onların. Bununla sadece derileri değil, karınlarının içi de eritilir. Onlar için demirden kamçılar da vardır. Ne zaman ızdıraptan oradan çıkmak isteseler, “yangın azabını tadın!” diye azarlanarak oraya geri çevrilirler. İman edip de iyi ameller işleyenleri ise Allah altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. (Hacc, 19-23)»
Sûre’nin 24’ten 37. âyetine kadar Hacc ve haccın hükümlerinden, Kâbe’den, müslümanların vasıflarından, Kurban’dan, Zekât’tan ve Namaz’dan bahsediliyor...
Daha sonraki âyetlerde, “Rabbimiz Allah’tır!” dedikleri için yurtlarından sürülen mü’minlere cihad izni verildiği; bu cihad neticesinde zafere kavuşup iktidarı ele aldıkları takdirde namazı kılmaları, zekâtı vermeleri, iyiliği emredip kötülükten nehyetmeleri emrediliyor... Medyen, Ad, Semud, Nuh ve Lût kavimleri örnek verilerek, onlar gibi olmamak hususunda şiddetli uyarılarda bulunuyor...
Hacc Sûresi’nin son âyeti meâlen şöyle:
«Allah uğrunda gerektiği gibi cihad edin. Sizi o seçmiş, babanız İbrahim'in yolu olan dinde sizin için bir zorluk kılmamıştır. Daha önce(ki kitaplarda) ve Kur'ân'da, Peygamberin size şahid olması sizin de insanlara şahid olmanız için size müslüman adını veren O'dur. Artık namaz kılın, zekat verin, Allah'a sarılın. O sizin sahibinizdir. O ne güzel sahip ve ne güzel yardımcıdır! (Hacc, 78, Elmalılı Meâli)»
Hadîs-i Şerîf meâli: «Kim Hacc Sûresi’ni okursa, hacc yapanın hacc sevâbı, umre yapanın umre sevâbı; gelmiş ve gelecek hacc ve umre yapanların sevâbları kadar sevâb verilir. (Kâdı Beydâvî Tefsîri)»
...
Hacc mevsimindeyiz...
Hadîs-i Şerîf meâli: «Her kim ki, kendisini Beytullah'a ulaştıracak bineği ve azığı bulunur da haccı edâ etmezse, yahudi veya hristiyan olarak ölsün. (Eş-Şevkânî)»
Hacc-ı Ekber, Hacc-ı Asgar, Hacc-ı İfrad, Hacc-ı Kıran, Hacc-ı Mebrûr, Hacc-ı Temettû, Hacc-ul Haremeyn gibi çeşitleri var haccın...
Bu hacclardan “Ekber” olan haccın hangi hacc olduğu konusunda bazı farklı görüşler var...
İslâm Fıkıh Ansiklopedisi’nden derlediğimiz görüşler, özetle şöyle:
1- Hacc-ı Ekber’den, Tevbe sûresi 3. âyette bahsedilmektedir. Bu sûre, dolayısı ile bu ayet-i kerîme, Hicretin 9. senesi Medine'de nazil olmuştur. O yıl Rasulüllah Efendimiz kendileri hacca gidememiş, Hz. Ebubekir'i hacc emiri olarak göndermişlerdir. Bu sûre, müşriklere karşı bir ültimatom olarak nazil olunca, bunu onlara duyurmak üzere Hz. Ali'yi görevlendirdi ve bizzat kendi devesine bindirerek Mekke'ye gönderdi. O da Kurban Bayramı'nın birinci günü, hâlâ müslümanlarla beraber hacc yapmakta olan müşriklere sûrenin ilk kırk (ya da otuz) âyetini ültimatom olarak okudu. Ve Kâbe, kâfirlere haram oldu.
2- Allah Resûlü de Kâbe'yi ertesi sene (Vedâ Haccı) Hicrî 10. yılda haccetmişler; ve Ebû Dâvud'un rivâyetine göre, Kurban günü cemreler arasında durmus, "bu gün ne gündür?" diye sormuş, “Kurban günüdür”, demişler, O da bunun üzerine, "bugün hacc-ı ekber günüdür" buyurmuşlardır. (Ebu Davud, Menâsik, 66)
3- Hâzin'in bir ifadesine göre de: "Hacc-ı Ekber, Allah Resûlü’nün vedâ haccıdır; ve o gün bir cuma günü idi." (bk. H.B. Çantay, I/271)
4- Umreye "hacc-ı asgar" denirdi. Ona nispetle hacca da "hacc-ı ekber" dendi. Bu izaha göre "hacc-ı ekber" her yıl mevcuttur.
5- "Hacc, Arafat demektir" hadis-i şerîfine binâen, hacc-ı ekber arefe günüdür. Çünkü Arafat'ta o gün durulur. Veya haccın şeytan taşlama, kurban kesme, tavaf gibi en önemli işlerinin yapıldığı, bayramın birinci günüdür.
6- Müslümanlarla beraber yahudiler, nasrânîler ve müşriklerin bayramlarının hep aynı güne rastladığı ve Hz. Ebu Bekir Efendimiz'in hac emirligi yaptığı, Hazret-i Ali Efendimiz’in de kâfirlere ültimatom olarak Tevbe Sûresi’ni okudukları haccdır. (Begavî, Cevzî, Suyûtî, Zemahşerî)
7- "Hacc-ı Ekber", İslâm'ın izzetini ve şirkin zilletini ortaya koyan hacdır.” (Elmalılı)
İmam Aliyyü’l-Kârî’ye göre, bu farklı görüşler birbiriyle çelişiyor değildir: «Arefesi Cuma gününe rastlayan hacc, rastlamayandan; hacc-ı kıran, ifraddan; mutlak hacc umreden daha büyüktür. Bu itibarla, hepsine “hacc-ı ekber” denilebilir. Arefesi cumaya rastlayan hacca “hacc-ı ekber” denmesi örfîdir. Fakat halkın dili, hakkın dilidir; müslümanların güzel gördüğü şey Allah katında da güzeldir. Arefesi cumaya rastlayan haccın “Hacc-ı Ekber” olduğunu ve yetmiş hacca denk bulunduğunu bildiren hadîse “mevzu” denmesi yersizdir. Zayıf olabilir. Ancak sahih olması hâlinde zarar vermeyecek böyle bir konuda zayıf hadisle de amel edilir. Arefenin ve cumanın faziletlerine dâir çok rivâyetler vardır. Ezcümle: Cuma, haftanın; arefe ise senenin en fazîletleri günleridir. Bu iki günün birleşmesinin “nur üstüne nur” olacağı açıktır.»
...
“Occidens (Okzident)”, Lâtince “Batı” demek oluyor... “Abendland (Karanlıklar Ülkesi)”...
Peygamber Efendimiz, Enes bin Mâlik Hazretleri’nin rivâyet ettiği bir Hadîs-i Şerîf’te, Kıyâmet’in alâmetlerinden olarak, “Bir ateşin, insanları batıya süreceğini” söylüyor; ve bu batıya sürülen insanları “eşek” diye vasfediyor... (Gâliyetü’l Mevâiz)
Bu Hadîs-i Şerif ne kadar müteşâbihtir? Bizim gibi bedenleriyle ve çoluk çocuğuyla batıya sürülmüş oları mı kastetmektedir? Bizim batı hayranlarını ve Avrupa Birliğine girme sevdalılarını mı haber vermektedir? Yoksa bambaşka bir şey midir bu sürgünlük?
Allah ve Allah’ın bildirdikleri bilir...
Biz, bu meâldeki Hadîs-i Şerîfleri okuyunca mutmaîn oluyoruz... Biz, körü körüne batı hayranlarının ve AB’ne girme sevdalılarının eşşek olduklarından kuşku duymuyoruz...
Avrupa Birliği, Türkiye’nin üyelik sürecini dondurduğu hâlde, eşşek kafalı Başbakan ve sözde “reel politik”e iman etmiş yâni kıblesini kaybetmiş ve batıya sürülmüş bu eşşek sürüsü, hâlâ AB diye anırmaya devam ediyor...
Eşşekler anıra dursun; biz nefsimizi ve birbirimizi oryantasyon görevimize devam edelim!
“Oriens”, Lâtince “Doğu” demek... “Morgenland (Aydınlıklar ülkesi)...
İngilizce “Orientation”, Almanca “Orientierung”: Doğru yolu gösterme; doğru yönlendirme; doğruya yönlendirme...
İstikbâl-i Kıble!!!
...
Bu yıl, büyük bir tevâfuk eseri olarak, Hristiyanların yılbaşısı ile Kurban Bayramı aynı güne denk geliyor... Yâni inşâallah Hacc-ı Ekber oluyor!
Yine bu yıl, büyük bir tevâfuk eseri olarak, (Doğrusunu Allah bilir) Arefe günü Cuma gününe denk geliyor.. Nûr üstüne nûr oluyor; inşâallah Hacc-ı Ekber oluyor!
Duamız o ki: Bu yılki Hacc, inşâaallah Hazret-i Ebû Bekir ve Hazret-i Ali Efendilerimizin yaptığı ültimatom haccı gibi olsun!
Duamız o ki: Bu yılki Hacc, inşâallah İslâm’ın izzetini ve şirkin zilletini ortaya koyan hacc olsun!
"Hacc-ı Ekber", İslâm'ın izzetini ve şirkin zilletini ortaya koyan hacdır” tesbitine nazaran, bu yıl inşâallah Hacc-ı Ekber olsun!
Ümmet-i Muhammed (sav) artık Kıblesini bulsun!
Elâ inne ahsene’l kelâm...

Mustafa SAKA
mim.saka@googlemail.com

(Not: Bu makale, 22 Aralık 2006 Cuma tarihli hutbe metninden aplike edilmiştir. M.S.)
RSS feed Twitter.
İsim: Email:

0 yorum:

Yorum Gönder

Blogger tarafından desteklenmektedir.