«Allah Resûlü’nün her sözü, her hareketi, her tavrı, hattâ bazı meseleler karşısında susmaları veya gülümsemeleri “Hadîs” çerçevesine girer.»
(NFK, İman ve İslâm Atlası, s.48)
●
«Bugün, Kur’ân’ın tahrif kabul etmez mûcizesi yanında, yine ilâhî bir tecellî olarak tamamlığını koruyan ve üzerlerinde tek şüpheye yer bırakmayan hadîsler “Kütüb-ü Sitte” isimli 6 kitapta toplanmıştır. En başta Buhârî ve sonra Müslim hadîsleri...»
(NFK, İman ve İslâm Atlası, s.49)
●
«Bir cemaat tarafından rivâyet edilen hadislere mütevâtir, en az üç râvî tarafından rivâyet edilene meşhûr, iki râvî tarafından rivâyet edilene azîz, tek râvî ile rivâyet edilene garîb denilmiştir. Buna göre, mütevâtir en üst tabakadır.»
(A. Feyzi Kocaer, Müttefekun Aleyh Hadisler, s.25)
●
«Fukahâdan ilim ehli, “Buhârî’nin kitabındaki, Hz. Peygamber’den (s.a.v.) rivâyet edilenlerin tümü sahihtir; ve Hz. Peygamber (s.a.v.) onu söylemiştir, bunda şüphe yoktur” diye hanımının boş olması üzerine yemin eden bir kimsenin yemininin boşa gitmeyeceği, hanımının boş düşmeyeceği üzerinde ittifak etmişlerdir.»
(Ulûm’ül-Hadîs, s. 26)
●
«Bir kimse, “Sahîh-i Buharî ve Sahîh-i Müslim’deki hadîsler –Müttefekun Aleyh Hadîsler- Hz. Peygamber’in (s.a.v.) sözüdür” diye hanımının boş olması üzerine yemin etse, -bu hadislerin sıhhati üzerindeki icmâ münâsebetiyle- boşanma gerçekleşmez.»
(Tedrîbu’r-Râvî, s.131)
●
«Bir hadîsin hadîs olması yönüyle hiçbir ayırım yapmaya ne bizim bir yetkimiz var, ne de başkalarının. Eğer bir kimse, Sahîh-i Buhârî’deki veya Sahîh-i Müslim’deki bir hadîsi, Deylemî’nin Müsned’indeki bir hadîsten üstün tutuyorsa bu, sadece ilgili kitapların müelliflerinin kitaplarını derlerken gösterdikleri titizlik nedeniyle kazandıkları itimattan dolayı olabilir. Bunun dışında böyle bir ayrım yapmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Hem Buhârî’den hem de Müslim’den önce yaşamış, bir bakıma onlara kaynak olmuş Abdürrezzâk ve Ebû Bekir b. Ebî Şeybe’nin “Musannaf”ları, Ebû Dâvud Tayâlsî’nin “Müsned”i için de bu örnekleri verebiliriz.»
(A. Feyzi Kocaer, Müttefekun Aleyh Hadisler, s.24)
●
«Kur’an mutlak, HADÎS EMİN, icmâ hatasız, kıyas zarûrî... Bu basamaklardan ayakla değil, ruh kanadiyle çıkılabilir.»
(NFK, İman ve İslâm Atlası, s.37)
●
«Hadîslerin emniyet ve asliyeti, onları nakleden, rivâyetçiden rivâyetçiye iliştiren, muhkemleştiren üstün din büyüklerine tâbi...»
(NFK, İman ve İslâm Atlası, s.49)
●●●
Bu ölçülere tam ve fazlasıyla mutâbık; hem “müttefekun aleyh” yâni hem Buhârî’de hem de Müslim’de geçen hem de “mütevâtir” bir Hadîs-i Şerîf:
«Resul-i Ekrem (a.s.m.) bir gün sabah namazını kıldı, sonra minbere çıkıp öğle namazı vaktine kadar bize hitab etti. Sonra minberden indi ve öğle namazını kıldı. Sonra minbere çıkıp ikindi namazı vaktine kadar bize hitab etti. Sonra indi ve ikindi namazını kıldı. Sonra yine minbere çıkıp güneş batıncaya kadar bize hitab etti. Bu hutbelerinde bütün olmuş ve bundan sonra olacak olan hâdiseleri haber verdi, onları bize öğretti ve ezberletti.»
(Buhârî ve Müslim)
●
Bu meyanda, Hz. Huzeyfe bin El-Yeman (r.a.) şöyle demiştir:
«Allah’a kasem ederim ki, bilmiyorum acaba Peygamberin sahâbelerine bu hadîsler unutturuldu mu, yoksa unuttular mı? Allah’a kasem ederim Resul-i Ekrem (a.s.m.) dünyanın sonuna kadar gelecek olan fitneleri ve o fitneleri çıkaran reisleri tâ üç yüzden daha fazla kimseleri bize isimleriyle, babalarının isimleriyle ve kabilelerinin isimleriyle haber verdi.»
(Ebû Dâvud)
●
Bu meyanda, İmam-ı Ali, Ebû Hureyre ve İbn-i Abbas’ın (r.a.) rivayet ettiği bir hadîste şöyle vârid olmuştur:
«Âhirzaman’ın harbi cihan harbidir. Çok kimselerin öldürüldüğü iki büyük harbden sonra bir üçüncüsü daha olacak. İkinci cihan harbinin ateşini yakan “Büyük Reis” künyesinde bir adamdır ki dünya onu “Hitler” ismiyle çağırır.»
(El- Mehdiy-yul Muntazar Alel Ebvab)
●
Bu meyanda:
«Umum yeryüzüne dört kişi hâkim olmuştur ki, ikisi mü’min ve ikisi kâfirdir. İki hâkim mü’min Hz. Zülkarneyn ve Hz. Süleyman (a.s.)’dır. İki hâkim kâfir ise Nemrud ve Buhtünasr’dır. Ve beşinci olarak ileride benim ehl-i Beytimden birisi dahî bütün arza hâkim olacaktır.»
(Fetavâ-i Hadîsiyye, İbn-i Hacer-i Heytemi-39)
●
Bu meyanda:
«Tulû-i Fecirde, Beyt-i Makdis’de Hz. İsa bin Meryem (a.s.) nâzil oluncaya kadar ümmetimden bir tâife, daima hak üzerine mukatele edecektir. O vakit Hz. İsa (a.s.) Hz. Mehdî’nin üzerine nüzûl eder. Ona “Ey Allah’ın Nebîsi! Öne geç, bize namazı kıldır” denir. O da “Bu ümmetin imamı kendisindendir, onların içinden birisi daima diğerlerine imamdır” der.»
(Fetavâ-i Hadîsiyye, İbn-i Hacer-i Heytemi-38)
●
Bu meyanda:
«Dünyanın ömrü bir gün kalsa bile muhakkak Allah bizden birisini gönderir. Onu hâkim kılarak zulümle dolmuş olan yeryüzünü adaletle doldurur.»
(En- Nihaye Fil Fiteni vel Melâhim, İbn-i Kesir, c.1/s.23-1/23)
●
Bu meyanda:
«Mehdî bizden, ehl-i beyttendir. Allah onu bir gecede ıslah eder.»
(En- Nihaye Fil Fiteni vel Melâhim, İbn-i Kesir, c.1/s.23- 1/23)
●●●
Şimdi “hâdise“ler konuşuluyor: Afganistan, Çeçenistan, Irak, Filistin, İran, Suriye, Lübnan, Türkiye...
Türkiye’de cumhurbaşkanının kim olacağı...
Papa’nın son konuşması ve özür dileyip dilemeyeceği, Türkiye’yi ziyâret edip etmeyeceği...
Ve Türkiye’nin Lübnan’a asker gönderip göndermeyeceği..
TC, Lübnan’a asker gönderecek.
Demek TSK’nın kışlasından çıkması gerekiyordu…
80 yıldır, ininden başını ve pençesini çıkarıp halkı ısırıp pençelemekten başka hiçbir dış düşmanla savaşmamış olan TSK dışarı gönderiliyor…
Orgeneral Yaşar Büyükanıt: “Gitmiyoruz, gönderiliyoruz“ diyor.
Doğrudur…
Allah Resûlü ve vârisleri yalan söylemez!
Mustafa SAKA
mim.saka@googlemail.com
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Blogger tarafından desteklenmektedir.