Eski Yunan’da kölelerin, orospuların, pezevenklerin, hainlerin, ağır suçluların yüzlerine, toplum içinde tanınmalarını sağlayacak bir işaret konurmuş kızgın demirle...
Λεωνίδας Καρατζάς ile Faruk Tuncay’ın hazırladığı Ελληνο-Τουρκικό Λεξικό’da “Stigma”...
Stigma: Nişan, benek; Leke; Damga; Mecâzî Leke; Geminin enlem ve boylamla yeri, koordinatları; Hastalık belirtisi...
Dîno Stigma: Koordinat vermek, yer/konum bildirmek...
Stigmatîzo: Kızgın demirle dağlamak; Damga vurmak; Lekelemek, aleyhinde lâf çıkarmak...
Stigmatismos: Lekeleme, adını çıkarma; Adı çıkma...
Stigmi: Lâhza, ân; Nokta...
Stigmieos: Ânî...
Stigmiotipo: Enstantane...
Stîzo :Yazıya noktalama işaretleri koymak; İşaretlemek; Vücuda dövme yapmak...
Stiktos: Benekli; Nokta nokta...
Stihos: Dize, mısra; Sıra, satır...
Prof. Dr. İsmet Dökmeci ile Uzm. Kim. A. Handan Dökmeci'nin hazırladığı “Büyük Tıp Sözlüğü”nde “Stigma”...
Stigma: Diyapedezle bir kapiler damardan çıktığında, endotel hücreleri delerek hücrelerin migrasyon yaptığı mikroskobik delik; Yara sikatrislerinin bıraktığı işaret; Bazı mistiklerin vücudunda bulunan kutsal cilt işareti; Kromatofor içeren protozoalarda bulunan kırmızı-kahverengi nokta...
Stigmat: Tanı konulmasında bir hastalığın karakteristik belirtisi (örneğin, sifilis'te lökoplasti, reflekslerin kaybolması)...
Stigmasterol: Soya ve Kalabar baklası içinde bulunan bitkisel orijinli sterol...
Stigma follicular: Graff folikülünün kopma noktasını gösteren ovaryum yüzeyindeki leke...
İngilizce’de “Stigma”: Bir çiçeğin orta yerinin tepesi; Tepecik, çıkıntı; Yanık; Ar, hayâ; Utanma, utanma duygusu; Dağ; Dağlama izi; Yara izi; Damga; Doğum lekesi...
To Stigmatize: Lekelemek, kara çalmak, çamur atmak, adını çıkarmak, rezil etmek...
“Stigma”dan “stick”: Tahta parçası, kıymık; İğne batmak; Saplamak, sokmak, saplanıp kalmak; Yapıştırmak, yapışıp kalmak; Şaşırtmak; Aldatmak; Sorumluluk yüklemek; Harf dizmek...
Hristiyanlık’ta “Stigma”: İsa’nın vücudundaki işkence izleri, el ve ayaklarındaki çarmıh (Cıhar/Dört+Mıh) izleri...
Ortaçağ Avrupası’nda “Stigma”: Cadı olduğundan şüphe edilen kadınların vücudunda aranan, şeytanla temastan oluştuğuna inanılan vücut lekeleri/izleri...
http://www.youtube.com/watch?v=Wh9aOkCpAXs&feature=related
«ABD-AB-İsrail, kökleri İslâm’dan beslenen vatansever, milliyetçi, tarih ve mâneviyat bilinciyle donanmış genç ve dinamik kadroların kendi egemenliklerini yok edebileceğinden ciddi endişe etmektedir. Bunun için, en rahat ajite edilebilecek gruplar üzerinden extrem teorileri gündeme taşımaktadır. Bu yapılanma (Ergenekon), güya savaştığını iddia ettiği düşmanın maşasıdır. Bu, sesi gür fakat içi kof oluşumun pimi çekilerek patlatılmak sûretiyle, bundan böyle “vatan-millet” yolunda yola koyulacakların önüne kolay kolay aşılamayacak bir şüphe duvarı örülmek istenmektedir.» (http://mustafasaka.blogspot.com/2008/07/musluman-subaylar-rahatsiz.html)
Bundan böyle kim “vatan ve millet” diyecek olsa, “Ergenekoncu” diye damgalanacak... Bu maymunların “Ergenekon Operasyonu” ile maymun edilmesinden değil, işte bu “stigma”dan rahatsızız!
«Astigmatizm: Άστιγματισμός (Âstigmatismôs). A: Olumsuzluk öneki- Στίγμα (Stîgma): Leke, benek, nokta, damga, nişan. Noktayι bulamama, hedefi bulamama, nişan alamama anlamιnda. Bir göz hastalığı.» (http://www.geocities.com/drhakkiacikalinupto/makcoytipter.htm)
«Işık kaynağından gelen ışınların, gözdeki ışın kırıcı yüzeydeki bozukluk nedeniyle retinada bir noktada birleşmeyip farklı meridyenlerde odaklaşmasıyla karakterize göz bozukluğunda düz çizgiler yaylanır, düz zeminler dalgalanır, durgun cisimler titreşir, çizgiler ve renkler deforme olup birbirine girer; dayanılmaz başağrılarına sebep olur bu durum...»
http://www.youtube.com/watch?v=pgBUwVOvKfI
Bu Ergenekoncu maymunların “vatansever, mücahit” filân görülmesi; dünya görüşümüzün ulusalcılıkla yaftalanması, olsa olsa “ideolojik astigmatizm” ile açıklanabilir...
Dayanılmaz başağrıları da cabası!..
11 Ağustos 2008 Pazartesi
