çoğalarak akan bir eylem gibi girdin düşüme şehr-i yâr
ufkî silüetin ve çivit mavisi gelinliğinle şehr-i yâr
ha sende yârim var ha sensin yârim şehr-i yâr
yalvardı şahit oldun bin yıllık tarih yalvardı
içim içime nedense sığmıyordu şehr-i yâr
yüreğim değil biliyorsun âh vakit dardı
senin güvercin topuklarına âşinâ meydanların
bembeyaz kardı kuşatmalar altındaydı
benim aşka ve eyleme elverişli yüreğim
yüreğim kanıyor sağrısı yaralı atlar gibi
kanatlanmış atlar gibi geçiyorum sokaklarından
senin umarsızlığına eş kanım yanıyor
buna yürek dayanmaz şehr-i yâr öleceğim
bak ellerimde taze ölüm kokusu
vurulmuşum ya kim bilir ne yanına düşeceğim
toprağında gözlerimi yerken bir kara böcek
yosun yeşiline vurgun kızlar
umursama haydi kahrından ölecek