10 Eylül 1987

istanbul

çoğalarak akan bir eylem gibi girdin düşüme şehr-i yâr

ufkî silüetin ve çivit mavisi gelinliğinle şehr-i yâr

ha sende yârim var ha sensin yârim şehr-i yâr


yalvardı şahit oldun bin yıllık tarih yalvardı

içim içime nedense sığmıyordu şehr-i yâr

yüreğim değil biliyorsun âh vakit dardı


senin güvercin topuklarına âşinâ meydanların

bembeyaz kardı kuşatmalar altındaydı

benim aşka ve eyleme elverişli yüreğim


yüreğim kanıyor sağrısı yaralı atlar gibi

kanatlanmış atlar gibi geçiyorum sokaklarından

senin umarsızlığına eş kanım yanıyor


buna yürek dayanmaz şehr-i yâr öleceğim

bak ellerimde taze ölüm kokusu

vurulmuşum ya kim bilir ne yanına düşeceğim


toprağında gözlerimi yerken bir kara böcek

yosun yeşiline vurgun kızlar

umursama haydi kahrından ölecek



mim.saka@googlemail.com

RSS feed Twitter.
İsim: Email:

0 yorum:

Yorum Gönder

Blogger tarafından desteklenmektedir.