Büyükanıt’tan sonra, bir “diaspora skandalı” da Erdoğan’dan...
Türklere “diaspora” demenin ne anlama geldiğini yazmamıza rağmen, bugün, 9 Mart 2007 Cuma günü, Azerbaycan'ın, başkenti Bakü'de, Haydar Aliyev Sarayı’nda, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in ev sahipliğinde, “Dünya Azerbaycan ve Türk Diasporası Teşkilatları Yöneticileri Birinci Forumu” yapılıyor. Toplantıya Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bakanı Mehmet Aydın ve KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat da katılıyor.
İlham Aliyev, “biz Karabağ Azerîleri için diaspora diyoruz, Karabağ’da hak iddia ediyoruz” diyebilir; haklıdır.
Peki Erdoğan, nereden koparılan Türkler için kullanıyor bu kelimeyi; ve nerede hak iddia ediyor?!
Câhil, ahmak ve hâin ellerde dilemmâdan dilemmâya düşüyor Türkiye...
Mütekâid TSK Başı bile konuştu “netekim”!
Kenan Evren’in, “Türkiye’yi eyâletlere bölelim” lâfı, bir bunağın hezeyânı mıdır; “Türkiye’nin, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün yegâne garantisi” olan TSK’nın kurumsal misyonunda bölücülük de var mıdır?!
Bu derece hayâtî sorular karşısında elbette cevap hakkı doğar; ve bu sadece bir hak değil, en kutsal vazifesidir TSK’nın!
TSK susarsa, ağzı olan konuşur; konuşuyor...
Gazeteci Hasan Cemal meselâ, “vicdan muhasebesi” demiş Evren’in konuşması için.
Hasan Cemal, biliyorsunuz, İT Başı Cemal Paşa’nın torunu olur.
İT Başı, Arap köylerini yakıp yıkarak, sivil katliamlar yaparak, Arap münevverlerini darağaçlarında sallandırarak, Arabın karısına kızına sarkarak yapmıştı bölücülüğü... Arapları İngiliz emperyalizminden medet umar hâllere düşürmüş, âdetâ zorla isyana teşvik etmişti.
Cemal Paşa’yı, Falih Rıfkı’nın “Zeytin Dağı”ndan tanıyanlar için şaşırtıcı gelebilir bu söylediklerimiz.
Olsun; şaşırmak iyidir, öğrenmenin iteneğidir.
«Bu Fâlih Rıfkı nâmındaki Ankara mebusu, Harb-i Umûmî’de Filistin ve Suriye cepheleri kumandanı olan Cemal Paşa’nın şehevânî ve süflî hizmetini îfâ etmiş bir pespâyedir. Onun için haysiyet ve izzet-i nefsin kıymeti yoktur.» (Şeyhülislâm Mustafa Sabri, Yarın Gazetesi, 2 aralık 1927, sayı: 11, sayfa: 4)
Neymiş?!
Cemal Paşa’nın yatağında düzülmüş bir düzmeceymiş “Zeytin Dağı”...
İşte bu Cemal Paşa’nın yaptıklarına rağmen Filistin ve Suriye Türkiye’den manda talep etmişlerdi de, “Aman, biz Araplardan kurtulduğumuza şükrediyoruz; ne Şam’ın şekeri, ne Arabın yüzü!” diye kabul etmemişti Kemal Paşa.
İT Başı’nın Araplara yaptığı zulüm ve işkenceler arasında “b.k yedirmek” de var mıydı; bilmiyoruz?
Fakat herkesin bildiği bir şey var: Cemal Paşa’nın Araplara yaptığının aynısını Kenan Paşa Kürtlere yapmıştır!
Sadece Kürtlere de değil; Komünistlere, Ülkücülere, Akıncılara...
Cemal Paşanın yaptığından fazla olarak, insanlara b.k da yedirmiştir.
Diyarbakır Zindanı’nda, bu alçağın en alçağı işkenceye mâruz kalanlardan Mehdi Zana’nın, yaşadığı travmayı belki bir nebze hafifletebilir umuduyla bütün dişlerini çektirdiğini biliyoruz.
Kürt halkıyla o şekilde mücadele etmenin getirisi PKK olduğu gibi; sonrasında PKK ile bu şekilde mücadele etmek de bölünmeyi getirecektir tabiî.
Bugün bölünmekten bahseden mütekâid Kenan Evren, evet “bölücü”dür.
Dün, Kürtlere b.k yedirdiği zaman ise “Bölücü Başı” idi!
Tanzimatçılık, Jön Türkçülük, İttihat ve Terakkîcilik ve Kemalcilik yapmak demek, evet düpedüz bölücülük demektir!
Kavimlerin harman olduğu Anadolu’da “ulusçuluk” yapmak, hele Türkle Kürdü bir arada tutan yegâne bağı, İslâm’ı “irticâî tehlike” saymak dik âlâsıdır bölücülüğün...
Kendi halkına b.k yedirecek kadar alçaklaşmak ise b.k yemenin ta kendisidir!
Bunun tıp terminolojisindeki karşılığı “koprofaji”dir!
Kopro+faji?!
Kopro: Kubur, gübür, gübre, kazûrat, dışkı, b.k
Faji: Yeme
Koprofaji: B.k Yeme
“Ahsen-i Takvîm” üzere yaratılmış olan “insan”, düşmeye başladığı zaman hayvandan aşağı düşüyor, “esfel-i sâfilîn”e kadar yuvarlanabiliyor, meal esef işte böyle bir hastalığa bile tutulabiliyor...
Son bir defa daha soruyorum:
a-) Gurbetteki vatandaşlarımıza “Diaspora” diyen Büyükanıt ve Erdoğan halkımızdan özür dileyip istifa edecek mi veya ettirilecek mi?
b-) Türkiye’nin bölünmesini ister gibi yaptı diye nasıl cezalandırıldı idiyse Zana, aynı şekilde cezalandırılacak mı Evren de?
c-) “Türkiye’de fikir özgürlüğü vardır ve Kenan Evren cezalandırılmayacaktır” ise, milletimizin kurtuluşunu besteleyen MÜTEFEKKİR SALİH MİRZABEYOĞLU başta olmak üzere, zindanlarda hâlen işkence altında olan bütün düşünce suçluları da derhâl serbest bırakılacak mı?
d-) “Hiçbiri”, denilecek ve b.k yemeye devam mı edilecek?!!
Mustafa SAKA
9 Mart 2007
mim.saka@googlemail.com
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Blogger tarafından desteklenmektedir.