İnternetten, televizyondan, gazeteden uzak kaldığım şu bir ay içerisinde, başka zaman kapağına bakarak bir kenara atacağım kitaplar da okudum.
Bunlardan birisi, “Başarılı Olmanın Yolları”, “Mutlu Olma Sanatı” tarzı kitaplardan birine benzeyen, adı onlar gibi sathî bir kitaptı: “Üzüntüyü Bırak Yaşamaya Bak”...
Yazarı, Dale Carnegie, 1888’de Missouri Maryville'de fakir bir çiftçinin oğlu olarak dünyaya geldi. State Teacher's College'de eğitim gördü. Kolej sonrası ilk işi çiftçilere satış kursu vermekti. Daha sonra Armour & Company şirketi için satış yapmaya başladı. Firmanın Güney Omaha bölgesindeki yöneticisi oldu. 1955 yılında öldü.
Mütercimi, Mehmed Akif’in damadı Ömer Rıza Doğrul...
Baskı tarihi yazmıyor kitapda; eskice bir şey. Âlem Yayınları neşretmiş...
Okudukça gördüm ki, göz atmışlığım olan benzerlerine nazaran kaliteli, okunmaya değer bir eser...
İslâmî kaynaklardan hayli intihâl gördüğüm, bazı paragrafların bilhassa İhya’daki yerlerini bulduğum bu kitaptan altını çizdiğim satırların bir kısmını Furkan okurları ile paylaşmak istedim.
Buyrun; politikadan ve aktüaliteden uzak(!) bir yazı...
- Üzüntünün başlıca sebebi zihin karışıklığıdır. Dünyadaki üzüntünün yarısına sebep, insanların bir kararın dayanacağı esas bilgiye sahip olmadan karar vermeye uğraşmalarıdır.
- Öyle olmasına razı olunuz. Zorunlu şeylerle işbirliği yapınız. Olana razı olmak, herhangi felâketin sonuçlarını önlemeye doğru atılan ilk adımdır. Hayat yolculuğuna hazırlanırken ilk hazırlanacak malzeme, yeter miktarda kadere rızadır. Böyle olmuş ve başka türlü olamıyacak birşey karşısında olduğumuzu aklıselim bize öğretirse ve aklımızın sağlığını istiyorsak, evvelini sonunu araştırıp olmayanın hasretini çekmiyelim. Allah bana, değiştiremiyeceğim şeyleri kabul edecek inancı, değiştirebileceğim şeyleri değiştirecek cesareti; aradaki farkı bilecek aklı ihsan eylesin.
- Atasözleri bütün asırların süzülmüş felsefesinin özetini ihtiva etmektedirler. Bunlar, insan türünün ateşli tecrübelerinden hâsıl olmuş, sayısız nesiller tarafından bize gelmiştir. Bütün devirlerdeki büyük âlimler tarafından üzüntü hakkında yazılanların hepsini okuyacak olsanız şu atasözlerinden daha esaslı, daha derin birşeyi hiçbir zaman okuyamazsınız: “Köprüye varmadan önce köprüden geçmeyin.” “Dökülmüş süte ağlanmaz.” Eğer bu iki atasözünü küçümseyeceğimiz yerde uygulasak bu kitaba hiç ihtiyacımız kalmazdı. Gerçekten de atasözlerinden çoğunu uygulasak mükemmel hayatlar yaşardık.
- Öğrendiğim en hayatî ders, düşündüğümüzün önemidir. Başkasındaki bir hastalığa bir iki saat üzüldükten sonra, hastalığı çeken adamdaki bütün belirtileri kendimde gördüm.Sizin ne düşündüğünüzü bilsem, ne olduğunuzu bilirdim. Biz neysek, düşüncelerimiz bizi öyle yapmıştır. Bir adam bütün gün ne düşünüyorsa, o adam odur. İnsanlar düşüncelerini değiştirmekle üzüntüyü, korkuyu, çeşitli hastalıkları defedebilirler, hayatlarını değiştirebilirler. İnsan görecektir ki, eşyaya ve başka insanlara karşı düşüncelerini değiştirdikçe eşyalar ve başka insanlar da kendisine karşı hallerini değiştirirler. William James, “cesur imişiz gibi hareket edersek cesur olacağımızı, mes’ut imişiz gibi hareket edersek mes’ut olacağımızı” söylerdi.
- Her sebep ruhtandır, her sonuç ruhî bir olaydır. Ruh hastalıkları uzmanlarına göre, yorgunluğumuzun çoğu ruhî ve heyecanlı hallerimizden ileri gelmektedir. Iztırap duyduğumuz yorgunluğun en büyük kısmı ruhtan doğar; tamamiyle fizikî olan yorgunluk, hakikaten nadirdir.
- Bir atalar sözü vardır: “Öfkelenemeyen insan aptaldır. Fakat öfklenmiyen insan akıllıdır. Düşmanlarımızı affedip unutmanın en emin yolu, kendimizden sonsuz derecede daha büyük bir gayeye nefsimizi hasretmektir. İnsan, hayatının yarısını kavga ile geçirmeğe vakit bulamaz. Bir insan bana hücum etmekten vazgeçerse, onun aleyhinde olan maziyi hiç hatırlamam. Teyzem, beslediği kin ve acı hâtıralara pek yüksek bir fiyat ödedi. Huzurunu feda etti.
- Nimetşinaslık, büyük bir kültürün ürünüdür. Kaba insanlar arasında bulunmaz. İdeal adam, başkalarına iyilik etmekten haz duyar. Fakat başkaları kendisine iyilik ederlerse mahçup olur. Çünkü iyilik yapmak üstünlük alâmetidir. Saadet bulmak istersen minnettarlığı, yahut nankörlüğü düşünmekten vazgeçelim, vermekten doğan gönül zevki için verelim. Başkalarına iyilik etmek bir görev değil, bir sevinçtir, çünkü kendi sağlık ve saâdetinizi artırır. Şimdiki psikolojinin bence en önemli keşfi, kendini bilmek ve mes’ut olmak için kendi çıkarından fedakârlık ile disiplinin zarurî olduğunun bilimsel olarak isbat edilişidir. Başkalarının hizmetinde kendini unutan insan, hayat zevkini bulacaktır. Başkalariyle meşgul olmak suretiyle kendinizi unutunuz.
- Sen neysen, onun en iyisi olmalısın. Ne yapabileceğini kendinden başka kimse bilmez, kendi de tecrübe etmeyince bilmez. Kendilerini büyük mesaiye, büyük mükâfatlara teşvik eden noksanlarla hayata atıldıkları için başarılı olanların sayıları hayret verecek kadar çoktur. Bizim noksanlarımızın, kusurlarımızın bize umulmadık yardımı oluyor.
- Dünyanın kendisini mes’ut etmeğe uğraşmadığı için şikâyet eden, yalnız kendini düşünen, dert ve illet dolu sersem... Hastalarımın yaklaşık üçte birinin ızdırap duyduğu sinir hastalığı tıpça belirli bir hastalık olmayıp, hayatlarının mânâsızlığı ve boşluğundan ileri gelmektedir. Yani hayatta kendilerini göstermeye özeniyorlar, halbuki kimse yüzlerine bakmıyor. Ruh hastalıkları uzmanlarına koşarak önemsiz, mânâsız, faydasız hayatlarını anlatıyorlar. Kendilerinden başka herkese kabahat buluyorlar. İstiyorlar ki, bütün dünya kendi bencil arzularına hizmet etsin.
- Bugün ruh hastalıkları uzmanları bile birer modern vâiz oluyorlar. Dinî bir hayat yaşamamız için ısrar ediyorlar. Âhirette cehennem ateşinden kurtulmak için değil, bu dünyanın cehennem ateşlerinden kurtulmak için; mide ülseri, angina pectoris, sinir hastalığı ve deliliğin cehennem ateşleri... Şüphesiz üzüntünün başlıca ilâcı, din ve imandır. Ruh hastalıkları uzmanları anlıyorlar ki, dua ve kuvvetli itikat, hastalıklarımızın yarısından fazlasına sebep olan üzüntüleri, yorgunlukları, sıkıntıları, korkuları defeder. Ne büyük bir imtiyazdır herşeyi Allah’a duada arzetmek. Ah! Ne kadar lüzumsuz ıstıraplar çekeriz. Hepsinin sebebi, Allah’a herşeyi duada arzetmeyişimizdir. Dua, insanın vücuda getirebileceği en kuvvetli kudret şeklidir. Dünyanın yerçekimi kadar hakiki bir kuvvettir. Ben hekim olarak gördüm ki, bazı insanlar her türlü tedavi sonuçsuz kaldıktan sonra duanın sakin kuvvetiyle hastalıktan, melankoliden kurtuldular. Mümkün değildir ki, bir insan bir saniye dua etsin de iyi bir sonuç almasın. Gerçekten dindar bir insanda sinir hastalığı olmaz.
- Asabî yorgunluğun çaresi nedir? İstirahat! İstirahat! İstirahat! İşinizi görürken istirahat etmeyi öğrenin! İstirahat sanatını öğrenmek isterseniz, kediyi tetkik etmeli. Yorgunluktan, uykusuzluktan, üzüntüden yahut mide ülserinden muztarip kedi hiç görmedim. Kedi gibi istirahat etmeyi öğrenirseniz, bu felâketlerin hepsinden belki de kurtulursunuz. Gariptir ki, katı yerde istirahat, yaylı yatakta istirahatten daha iyidir. Daha çok dayanma gücü verir. Belkemiği için idealdir. Her ne zaman yorulursanız yere yatın. Mümkün olduğu kadar uzanın. Ağır ve düzenli nefes alarak sinirlerinizi teskin ediniz. Derinden nefes almak, sinirleri yatıştırmak için keşfedilen en iyi usullerden biridir.
- Dr. Rose Hilferding’e göre üzüntüyü hafifletmenin en iyi çarelerinden biri “derdini güvenilir bir kimseye söylemek”miş. Üzüntüsünü kendi kendine kurmak veya içinde saklamak, büyük sinir gerginliklerine sebebiyet verir. Hepimiz dertlerimizi paylaşmağa muhtacız. Üzüntüyü paylaşmağa muhtacız. Dünyada bizi dinlemek, anlamak isteyen birisi olduğunu hissetmeğe muhtacız. Birisiyle konuşmak, biraz nasihat, biraz insanî ilgi görmek... Psikanaliz, bir dereceye kadar sözün bu şifa kuvvetine dayanır.
- Tanrının birinci kanunu intizamdır. Yazı masasının üstü çeşitli işlere ait kağıtlarla dolu olan bir insan, eldeki işlere ait olmayan bütün kağıtları kaldırırsa daha kolay, daha tamam iş görür. Ben buna intizam derim. Başarıya doğru birinci adımdır.
- Faaliyet içinde kendimi kaybetmezsem, üzüntü içinde helâk olurum. Bir insanın içi sıkılırsa, vücudun kan tansiyonu ve oksijen harcaması gerçekten azalıyor. Halbuki işiyle alâkadar olursa ve ondan hazzederse, bütün metabolizma derhal düzeliyor. Pek korkunç bir şey: Birkaç senede eskiteceği bir takım elbiseyi seçerken durup düşünen bir adam, bütün geleceğini bağladığı mesleği seçerken o kadar düşünmüyor.
Vazifesini bulan insan mes’uttur. Başka nimet istemesin.
- Alâkanız neredeyse, kudretiniz de oradadır. İnsan kendisini rahatsız eden karısıyla on adım adım boyu yürürse, kendisine perestiş edilen sevgiliyle on mil yürümekten daha çok yorulur.
- Hangisi olursa olsun; bedenî idman mânevî görüşümü açar. Üzüntüye karşı en iyi panzehir, idmandır. Her ferdin kaç saat uykuya ihtiyacı olduğunu bilmiyoruz. Uykusuzluktan dolayı üzülmenin uykusuzluktan çok fazla zararı vardır. Uyuyamazsanız kalkın, uykunuz gelinceye kadar çalışın, yahut okuyun. İdman yapın, Uyanık duramayacak kadar bedenen yorulun. Gece rahat uyumak için ilk şart, bir emniyet hissidir. Kendimizden daha büyük bir kuvvetin sabaha kadar bizi koruyacağını hissetmeğe mecburuz. En iyi uyku uyutan sebeplerden biri duadır. Dua edilmesi zihne selâmet, sinirlere huzur veren bütün etkenlerden en münasip ve normali sayılmalıdır. Kendini Allah’a bırak ve uyu.
- Evvelkinden hakikaten daha az mes’utturlar; çünkü gelirleri artınca daha fazla şeye özenmişlerdir. İnsanların çoğunu üzen, ellerinde az para olması değil, ellerindeki parayı harcamasını bilmeyişleridir. Eğer malî vaziyetimizi düzeltmemize imkân yoksa, kendimize acıyalım da değiştirilemeyecek şeylerden dolayı müteessir olmayalım. Eğer malî vaziyetimizi düzeltmemize imkân yoksa belki buna karşı ruh hâletimizi düzeltebiliriz.
- Yeni bir teşebbüse girişince daima elimde bir koz tutarım. Askerî uzmanlar derler ki, savaşın ilk ilkesi, levâzım hattını açık tutmaktır.
19 Ekim 2008
(Furkan Dergisi 29. Sayı)
mim.saka@googlemail.com
Blogger tarafından desteklenmektedir.