yarım bir şeyle biliyorum adın meselâ
biraz da esmerliğin ve som siyah gözlerin
hengi gerçek benzemez ki bir yerden masala
ne çok renge müptelâ oldum dilârâ diye
revnâk içre gönlüme bir gölge esmer düştü
gönlümü içti gölgesi beni ara diye
varlık yokluk temposunda kayboldukça doğru
kâfiyesiz bir hasretin peşinde çok gece
yıldırımlar düşüyor göğsümden göğe doğru
kâlbimin en şah vuruşuyla çatlatıyorum
güneşin ve ayın zorlandığı bulutları
göğsümü değil gökleri rahatlatıyorum
anlık bir şimşek aydınlığında silüetim
ve sesim ürkütüyor şehri ve beni bile
evet o şımarık çocuk benim felâketim
yarım bir şeyler biliyorum adın meselâ
adını söylemeye çalıştıkça râ diye
bütün bir gerçeklik dönüyor kadîm masala